Eğer mümkün olsaydı... Nereye? Doğuma mı döneceğim yani? Çünkü mümkün olsaydı ben önce kadın olmasını öğrenir sonra anne olur, tadını çıkarırdım cinsiyetimin ve onun bana tanıdığı rollerin. Şimdi hiçbiri kalmadı elimde. Ben Özlen’ e haksızlık ettiğimi düşünüyorum ve o saf çocuk halimi çok özlüyorum.

Nasıl da oyun gibi gelirdi her şey. Evcilik oyunu gerçekten bir oyunmuş, hiçbir gerçeklikle ilgisi yokmuş. Küfrederek sizin oyunlarınıza diyesim geliyor bu düzene isyanla. Fakat isyankârlık bana zarar veriyor. Eskisi kadar bedenime de güvenemiyorum artık. En iyisi aklıselim davranmak duyguların tahrikine uymadan.

Mümkün olsaydı hem entelektüel bir çizgiye hem de doğaya yakın bir yerde durmak isterdim bir kadın olarak. Kendine güvenen, ne hissettiğini farkında ve dolayısıyla hislerine de güvenen çakı gibi bir kadın olmak isterdim. Düşlerimde bile izin vermiyor yüklemeler, tiplemeler; Hanım ağa, Ezo gelin, Zeyna gibi gibi... Hadi devam edelim. Erkeğimle eşitlikçi koşullarda çalışır, oynar, konuşur, sevişir, yer içerdim. Altta ya da üstte hissetmeden, elalem ne der demeden paylaşırdım yaşamı. Mümkün mü? Bilmiyorum.

Bütün bunlar gerçekleşince anne olurdum. Her an aldığım sorumluluğumun bilincinde, bir o kadar da sevginin bütünlüğü içinde sarıp sarmalardım önce kendimi sonra da çocuğumu. Çünkü aracılık ediyorum bu bedenle ona, o da doğumu başlatıyor uyum içinde.

Dallandırıp budaklandırmadan söyleyeyim, ben bu bedeni yok sayarak bu dünyadaki aracımı hor kullanmışım. Bugün mümkün olsa bedeniyle, ruhuyla, zihniyle ve duygularıyla barışık, kendini tam ve bütün hisseden Özlen’ le yola çıkmayı ve bu yolculukta bana yar ve yaren olacak erkeğimle buluşmayı isterdim. Annelik kısmını da; sevgiyi geçirmekse bu bedenle, gücümün yettiğince pay ederim tüm evrenle.

Nasıl da zorlandığımı hissettiniz sanırım. Dereyi tersine akıtmaya çalışmak böyle bir şey işte. Yeni okuduğum uygulamalı bir kitap üzerinden yola çıktım. Orada çeşitli giriş cümleleri vermiş yazar ve bunlardan biri de buydu; eğer mümkün olsaydı...

Bu tip çalışmalar herhangi bir uygulamalı kitapta her zaman karşımıza çıkabileceği için yazar ve kitap adını verme gereği duymadım. Yıllardır kendi üzerimde yazıp çizerek emek veriyorum. Pek yol kattediğimi söyleyemeyeceğim nesnel veriden yola çıkarak. Hep dedikleri gibi asolan yolun kendisidir. Fakat bazen annemin dediğini de düşünmüyor değilim. “Tekrar fakülteye girip bu kadar çalışsaydın şimdiye mezun olurdun.” der kendileri. Bakarsınız olur. Buradan da başlığa bağlayalım bari olur olur bal gibi olur.