Ne güzeldir benim için Nuh’ un Gemisi’nde hayvanların da bulunması. Filmini izleyinceye kadar insanın o karanlık yüzünü görmeyi reddeden ben, bugün o karanlığı iliklerime kadar hissediyorum bu metafor üzerinden.

Çoğu zaman yaptığım gibi bilgi kısmı o kadar ilgilendirmiyor beni. O bilgilerin bende vücut bulan duygulara temas ettiği yer daha fazla araştırılacak bir alan benim için. Fakat günü birlik katıldığım bir kültür turunda karşıma çıkan bilgiyi de paylaşmadan geçmek istemedim.

Tanıtım levhasındaki bilgileri aynen aktarıyorum:

“Roma döneminde bastırılan dört ayrı bronz sikkenin bulunması, Nuh’ un gemisinin bugüne kadar bilindiğinin aksine Ağrı Dağı yerine Afyon’ un Dinar ilçesindeki 2500 metre yüksekliğindeki Kumalar dağında olduğu şüphesi doğurdu.

Türkiye’ de sadece üç kişi olan nümizmatlar arasında yer alan ve birçok araştırmaya imza atan Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi arkeologlarından Melih Arslan tarafından incelenen ve Roma döneminde M.S. 193- 253 tarihleri arasında Apameia ( Dinar) kenti için bastırılan dört adet bronz sikkenin ön yüzünde “NUH“ yazısı ile içinde insanların bulunduğu gemi figürü yer alıyor.

Arkeolog Melih Arslan keşifle ilgili şunları söylüyor:

Bugüne kadar, Nuh’ un gemisinin tufandan sonra Ağrı dağının zirvesine inmiş olduğu teorisi kabul görüyordu. Fakat Dinar sikkeleri üzerinde Nuh adının geçmesi ve geminin betimlenmiş olması önemli ve şaşırtıcı bir gelişme. Sikkeler devlet tarafından basılmış oldukları için resmi bir belge niteliğinde.

                                                                                                                          ( Sabah Gazetesi 30 Ocak 2001 )

Tabii henüz fotoğrafları yazıma eklemeyi öğrenemediğim için size yazının başındaki sikkeleri gösteremiyorum. Sağlık olsun.

Fotoğraf deyince aklıma geldi. Bahsettiğim kültür turunda lavanta bahçelerini de gezdik. Milletin sosyal medyada paylaştığı fotoğraflardan yola çıkarak hayal kırıklığı yaşadım. Meğerse o çekimlerin de bir hilesi varmış. Gittiğiniz bahçenin görevlileri tarafından bu konuda da bilgilendiriliyorsunuz. Şimdilik bu eylemi turizmi bayağı ciddiye aldığımızın bir göstergesi olarak değerlendirmeyi uygun gördüm kendi akıl sağlığım açısından.

Kıyafetler hazırlanmıştı turdakiler tarafından. Biri çıkartılıp biri giyildi. Tamam dedim içimden, insanların öncelikleri farklı olabilir. Sonuçta o fotoğraflar cezbetti seni de. Onlar da bu tura çıkmak için motivasyon oluşturan etkenlerden biriydi diyerek kendimi ikna etmeye çalıştım. Fakat bu eylem üzerine tur rehberinin anlattığı örnek iyice uçurdu beni.

Yabancı turistlere ait bir turda, yapılan programın işlerliği açısından rehber sıralamada oynama yapıyor. En son yapılacak ziyareti en öne koyuyor. Ayrıntılara değinmek istemedim. İlk olan yer İstanbul lale bahçeleri ve kadın turist burası için moda tasarımcısına 1500 dolara diktirdiği elbiseyi giymek istiyor. Koşullar uygun olmadığı için de isteği gerçekleşmiyor ve rehberi şikâyet ediyor. Meğerse turda gidilecek her bir yerin konseptine göre dikilmiş kıyafetlerle yola çıkmış kadın. Oldukça ilginç geldi bana. Hayat beni şaşırtmaya devam etsin. Ne diyeyim!