Bir ülke düşünün ki her yeni gün yargı kararlarıyla, soruşturmalarla, gözaltılarla anılıyor...
Adalet sistemi, toplumun güveneceği bağımsız bir mekanizma olmaktan uzaklaşmış, siyasi hesaplaşmaların aracı haline gelmiş durumda.
Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku konuşuluyor artık.
Neden bu kadar birbirimizle uğraşıyoruz?
Gerçek sorunlarımızdan bu kadar nasıl uzaklaştık?
Ülkenin gündemi olması gereken şeyler;
- Derinleşen yoksulluk,
- Giderek artan işsizlik,
- Hayat pahalılığı,
- Gençlerin umutsuzluğu,
- Bilimde, teknolojide geri kalmışlık,
- Tarımda ve sanayide çöküş…
Ama tüm bunları konuşmuyoruz. Günlerdir #CHP’li belediyelere açılan haksız soruşturmaları tartışıyoruz. Neden sadece CHP belediyeleri bu haksızlığa maruz kalıyor?
Biz kimse yargılanmasın demiyoruz ki!
Elbette suç varsa, bağımsız ve tarafsız yargı işlemeli.
Ama mesele şu ki; yargı adalet dağıtmıyor, intikam dağıtıyor görüntüsü veriyor.
Adil yargılanma ilkesi yerle bir ediliyor.
Her fırsatta halkın oyuyla gelen belediye başkanları hedefe konuyor.
Seçimle alınamayan yerler, yargı yoluyla zapt edilmeye çalışılıyor.
Bu yaklaşım, yalnızca CHP’ye değil, halkın iradesine karşı yapılmış bir saygısızlıktır.
Güçlü bir ülke olmak istiyorsak önce hukukta, demokraside, adalette güçlenmeliyiz.
Bilimde, eğitimde, üretimde söz sahibi olmak istiyorsak; önce özgür düşünceyi, basını, yargıyı güvenli kılmalıyız.
Gerçek kaygımız bu olmalı.
Aksi halde, sadece birbirini tüketen bir toplum oluruz. Aslında kaybeden hepimiz oluruz.