İşe giderken ve dönerken, hep farklı yolları kullanırım. Belki bir alışkanlık, belki farklı şeyler gözlemektir bilemiyorum. Bildiğimse, böyle yapmanın hoşuma gittiğidir.

Yine sabah farklı bir yoldan gelirken, rastladığım manzara karşısında, hem çok şaşırdım, hem de inanın çok hoşuma gitti.

Evinin önünde, elinde poşetle çevre temizliği yaparak, kâğıt, poşet vs çerçöpleri toplayan bir beyefendiye rastladım. Bir süre bakakaldım. Sonra gülümseyerek geçtim. Tevafuk ya!

Bir süre sonra, bu defa yaşı hayli geçmiş, belki emekli olduğu düşünülebilen bir amca, üzerinde pijamalarıyla, elinde poşet; o da kâğıt ve naylon poşetler toplayarak mıntıka temizliği yapıyordu. Selâm verdim, teşekkür ettim.

Anlatmak istediğim, çevre temizliğinden ziyade insanımızın umursamazlığı, vurdumduymazlığı…

Yaşam keşmekeşi içerisinde, olumsuz bir biçimde, ne kadar kabul etmesek de, olumsuzluklara alışmış durumdayız. Farkında olmadığımız ve süreklilik sağlayan bir takım olumsuz alışkanlıklarımız söz konusu.

Hele evin önünü, cadde, sokak gibi yerleri temizlemek gibi bir alışkanlığı asla edinmemişiz. Hep ayıplanırız gözüyle ve bakış açısıyla yaklaştığımızdan; hem çevre kirliliği içerisinde yaşıyoruz, hem gelecek nesillere kötü örnek oluyoruz, hem de olumlu davranışlardan uzaklaşıyoruz.

Olumsuzluklar o kadar çok ki, olumsuzlukları saymak yerine, “olumlu şeylerin yapılmasına ne kadar etki edebiliyoruz?” diye sayacak olursak, daha doğru olacağı kanaatindeyim.

Mesela; hiç kaldırımlarda yürürken, engelliler için yapılan yokuşların nasıl kapatıldığına,

Kaldırımlarda, âmâların nasıl yürüdüğünü gördüğünüzde, onlara yardımcı oldunuz mu?

Kaldırımlarda park eden sürücülerden oldunuz mu ya da yapanları hiç uyarma zahmetine girdiniz mi?

Engellilerin gideceği yerlere, bakkal, lokanta, kahve tuhafiye gibi esnafların, mallarını nasıl buralara koyduklarını gördüğünüzde, onları hiç uyardınız mı?

İnsan olarak kendimize saygımız olmadığı gibi, çevremize de saygımız kalmamış.

Sürücülerin arabalarından çimlere,  yol kenarlarına, ormanlık alanlara ve kurumuş otlara fırlattıkları su şişeleri, sigara izmaritleri ile çeşitli kâğıt ve poşetlerin, nasıl bir çevre kirliliğine sebep olduklarını gördüğümüzde ne/neler yapıyoruz?

Bir türlü bu alışkanlıklarımızdan vazgeçemiyoruz.

Artık daha duyarlı olmalıyız, bulunduğumuz uzay çağın da geri kalmışlık dedikleri, işte bu yaşamadan anlaşılamayan alışkanlıklarımız olsa gerek.

Bizim atığımız bir sigara izmariti kaç bin dekar ormanı kül ediyor, fakat hala elindeki sigarayı sokağın bir ucundan diğer ucuna fırlatan insanlar var inanın.  

İnsanların bu yaşananları çok normalmiş gibi hareket etmelerini de anlayamıyorum.

Çoğunlukla bunlar yaşanırken, münferit de olsa, işte karşılaştığım bu insanların yaptığı çevre temizliği yapanlar da bulunmaktadır.

Arabasını, tezgâhını, eşyasını, masa sandalyesini engelli yokuşuna koyan zihniyet,

Ekmeğini, çöpünü ortalığa savuran zihniyet,

İçtiği sigaranın keyfini kendi, derdini bir millete yaşatan zihniyet var,

Herhalde olumsuzu, her şeyi sıradan bir olay gibi görebilen bir zihniyette olacak demektir.

Öyleyse, bir yerlerde yanlış yapılıyor demektir.

Öncelikle kendimizi sorgulayacağız, sonra çevremiz sorgulayacağımız bir özeleştiri içerisine girmeliyiz.

Eskiden de vardı, ama belki haberdar olamıyorduk.

Oysa şimdi eğitim ve kültür normları var, teknoloji imkânları var, bize yol yordam öğreten eğitmenler var. Buna rağmen de yine olumsuzlukları, yanlışlıkları tekrarlıyorsak, kabulleniyorsak, sessiz kalıyorsak; insanlıktan nasibimizi almamışız demektir.

Böyle insanlara, ancak “yuh olsun!” diyebiliriz, hem de kocaman bir “YUHHHH!”

 

Kerim BAYDAK

[email protected]