Dün kırklandım. Daha doğrusu yarı kırk yaptım kendime. Uzun süredir belimle ilgili sıkıntılarım var. Yirmi gündür çelik bir korseyle yattım kalktım. Nerdeyse bütünleştim korseyle. Dün süresi bitti şimdilik.

Hemen oğlumu da yarı kırk yaptığımız geldi aklıma. Hoş zaten hastanelere gidip gelmekle evden çıkışlarımız çok oluyordu. Fakat yine de adet yerini bulsun diye, yarı kırk yapmıştık.

Suyun içine konulan kırk taştan tutun da, bir sürü ritüelle; oğlumla benim banyomuz yaptırılmış ve yakın olsun( ne me lazım bir de uzaklara giderdi)diye de bir akrabaya kırk gezmesi yapılmıştı. Yine aklımda kalan ritüellerden biri; gidilen evden ayrılırken, oğluma niyet, yumurta, pamuk ve şeker vermişti ev sahibi. Şeker, ağzının tadı yerinde olsun; yumurta, sıhhatli, tombul olsun; pamuk ise, aksakallı dede olsun diyeydi. Daha neler, neler…

Bugün bir bebek gibi özen göstererek kendime, sorguluyorum yaşamı. Hep odağımı dışarı koyarak, özenimi kendimden esirgedim diye ağlanırdım( zaman zaman yapıyorum yine)hâlbuki baktım ki hizmet verdiğim her şey sonunda bana dönüyor, bumerang gibi. Yine karlı çıkan ben oluyorum. Ne kadar çok verirsem, o kadar çok geliyor elime.

Tabii bu fikre sahip oluşum, her zaman sahip çıkışı da beraberinde getirmiyor. Ne yazık ki!