İnsanca yaşamak; barınmak, beslenmek, sağlık ve özgürlük içinde yaşamaktır. Bu, herkesin temel hakkıdır.
Bir ülke düşünün…
Toprağı bereketli, havası temiz, suyu bol…
Ama kendi topraklarında yetişen meyveyi, sebzeyi yiyemiyor.
Bir ülke düşünün; çocukların beslenme çantasına bir meyve koymak artık lüks haline gelmiş.
İşte o ülke artık biziz!

Oysa biz tarım ülkesiydik.
Bağımsızlığımızın temeli toprağımızdı.
Ama ne oldu?
Topraklarımız ekilemez hale geldi.
Köylü üretimden uzaklaştı, üretici borca battı, tüketici pazarda eli boş kaldı.

Her şey ithal:
Saman ithal, et ithal, buğday ithal…
Market raflarında ithal ürün,
manavda bile elma armut yabancı ülkelerden…

Neden kendi topraklarımızda kendi karnımızı doyuramıyoruz?
Kim izin verdi bu çöküşe?
Kim GDO’lu ürünleri, zehirli tarımı bu kadar yaygınlaştırdı?
Kim doğamızı, havamızı, sağlığımızı bu kadar gözden çıkardı?

Kış kapıya dayandı.
Doğal gaz faturaları, elektrik ve su zamları insanları kara kara düşündürüyor.
Emeklinin maaşı kiraya yetmiyor.
Asgari ücret açlık sınırının altında.
Ama herkes koltuk derdinde.
Sorun büyük, ama çözüm için adım atan yok.

Siyaset, halk için değil koltuk için yapılınca;
olan da üreticiye, emekçiye, çocuklara, yaşlılara oluyor.
Bu ülke daha fazlasını hak ediyor!
Sağlıklı beslenmek bir ayrıcalık değil, temel haktır.
İnsanca yaşamak, kimsenin lütfu değil, herkesin hakkıdır.
Ve biz bu hakkı hep birlikte savunacağız!...
#İnsancaYaşamHerkesinHakkı