“Tüm sevdiklerime yakın olmaktan kaçınmalıyım.” “Sevdiklerime mesafeli davranmaktan kaçınmalıyım.”

İşte size, inançlarımdan yola çıkarak, yaşadığım bir paradoks. Diğer paradokslar gibi, tam da yaşamın içinden, fakat bana ait olan paradokslar. “ Bana ait “ demem, yanlış anlaşılma korkumdan. Genellemelerden kaçınırım, beni hatalı değerlendirmelere sürüklerler diye. Fakat yine de, kendime varmak için yararlanırım onlardan. İyi geliyor bana. Belki de, yalnız olmadığım duygusunu yaşattığı için. Kim bilir?

İşin en büyük paradoksu ise; bunlardan kurtulmayı beklemek, yani imkânsızı istemek bence. Elimdeki kitapta; en temel beş korkumuz, terk edilmek, kıtlık, kaybolmak, bilinmezlik ve bir şey tarafından yenmek olduğunun altı çizilmiş. Bunun da; Hansel ve Gretel masalında nasıl şekillendirildiğine dair tespitlerde bulunmuş yazar. Masallarda bile bu paradoksları görmek; kurtulmanın imkânsızlığını bırakın, yaşamın ta kendisiymiş gibi geliyor bana.

Gelelim, altı çizilen korkulara. Bir şey tarafından yenilmek korkusunun,  sadece masal kahramanlarına ait olduğunu düşündüm. Fakat mecaz anlamında “ bir başkası tarafından yutulmak “ olunca, iş değişti.  Aileler, çiftler, dostlar, hatta çalıştığın şirketler tarafından bile nasıl yutulduğumuza dair örnekleri düşününce, bu duyguma temas edebildim.

Düşüncelerimi  (– mişli) yazmak isterdim, masal diline uysun diye. Çünkü yapacağım tespitlerin, artık bir masalmış gibi hisler uyandırmasını istiyorum kendimde. Öbür türlü çok etkisinde kalıyorum.

“Tüm sevdiklerime yakın olmaktan kaçınmalıyım.” Derken, bu inanç öyle birdenbire oluşmadı tabii. Hep yaşadığım temaslar “ yutulduğumu “ hissettirdiği için; var olmak adına böyle bir inanç geliştirmişim ve ne yazık ki, bu hala devam ediyor. Tabii, farkındalık biraz hızını kesiyor. O kadar.

Çocukken, yutulmak ile özdeşleştirdiğim bir nesne, rahmetli babaannemin şalvarıydı. Kırmızı- siyah, ekoseli kumaştan yapılmış bir şalvardı. Nerden bulduysa? Çünkü kendisi şalvar giymezdi. Sadece, beni korkuttuğu anlardaki görüntü şöyle canlanıyor zihnimde; şalvarın lastiğini sonuna kadar gerdirip” İşte, seni Çingenlere vereceğim ve onlar da şalvarlarını böyle açıp seni içine attıkları gibi kaçırıp gidecekler. Kimse görmeyecek.” Derdi.

 Yani masal dilinde; “ Yutuldun!”

Tabii, onlar nasıl yutuldular, bilinmez. Ben yine kendime döneyim.

“Sevdiklerime mesafeli davranmamalıyım.” İse, diğer paradoksum. Yine korku temelli, en çok da bana göre terk edilme korkusuyla ilintili. Soğuk olduğuma, özellikle insanlara mesafeli davrandığıma dair, zaman zaman bir sürü geri bildirim aldım tabii. Şimdi hemen aklıma gelen bir tanesi şu; oğlumun babası ile evli olduğumuz bir dönemde, bir erkek ( Erkek olduğunu özellikle belirtmek istedim. Nedeni uzun. Bir başka zaman inşallah!)arkadaşım demişti ki; “ Eşin, yatak odanıza bile girerken, herhalde sana dilekçeyle başvuruyordur.”

O anki tepkimi anımsamıyorum. Fakat işte yine;

Yani masal dilinde;”Yutuldun! “