Herkes kendinden ve aklından razı!

Kimse kimsenin aklını ve yaptıklarını beğenmiyor.

İş başkasına akıl vermeye gelince, maşallah herkes en âlâsından söylemlerde bulunabiliyor.

***

Çevremizde söz söyleyenler çok; ama icraat yapanlar, uygulama yapanlar yok.

Artık bu tür insanlara prim yaptırmamak gerekir, miatlarının dolmuş olduğunu göstermek gerekir, o yüzden çok ama çok dikkatli, titiz ve seçici olmak icap eder.

***

Günümüzde olup bitenleri kuşaktan kuşağa aktarılacak insanlar çok azaldı.

Hayatımızdaki çalışma alanlarının hepsinde, tüm mesleklerin hepsi için bu geçerli bir kıstastır.

Bu, işçi, memur, amir, müdür, siyasetçi, politikacı, fabrikatör, zengin-fakir, kadın-erkek, herkes için geçerlidir.

Hangi, mevki, makam ve kademeye, kimi, nasıl getirirsek getirelim, önceliğimiz, bilgi, birikim, tecrübe, insanlık ve öncelikle ahlâk kriterlerimiz olmalı ve bundan asla ödün vermemeliyiz.

Çünkü yetki veriyoruz, ama bir türlü hesap soramıyoruz, sorgulayamıyoruz.

Görev verdiklerimize öncelikle yetki vermeliyiz ve akabinde sorgulayabilmeliyiz.

Yoksa bundan dolayı hem kendimizi, hem ailemizi, hem çevremizi, hem de toplumumuzu, dolayısıyla devletimizi sıkıntıya düşürmekten kaçamayız.

***

Azmin ve kararlılığın elinden hiçbir şey kurtulamaz.

Sonu ölümle sonuçlansa dahi menzile hedefe varmak söz konusu olunca var gücüyle her şeyini feda etmeye hazırdır.

İnsan kendine hedefler belirlemeli.

Ve o hedeflere ulaşma yolunda mümkün olan her şeyi yapmalı ki rahata ve huzura ermeli.

Hedefe varma yolunda, mutsuzluğa, ümitsizliğe ve umutsuzluğa asla ama asla düşülmemelidir.

***

 Sabır ve sebat ettikçe aşılamayacak dağ, geçilemeyecek çöl, ulaşılamayacak hedef, çözülemeyecek sorun ve sıkıntı olamaz.

Yeter ki azimli olsun ve cesareti kırılmasın.

Siz de azim ve cesaretinizi asla kaybetmeyin.

Nihai hedefe varmak için, var olan umudunuzu yitirmeyip, çaba ve gayretinizi arttırmaya çalışın.

***

Bazen alıp başını, duygularını, düşüncelerini gitmek istersin.

Sonra  “nereye?” diye, kendi kendine söylenir durursun.

Sanki gittiğin yerde, kaçmak istediklerin ya da kavuşmak istediklerin olmayacak!

“Boş ver!” dersin, yine en güzel yer ve zaman, bulunduğun yer ve zamandır.

Yaşanılan ve yaşatılan mekândır.

 
 
 

Kerim BAYDAK