Ortaokula giden oğlum, sabahleyin ekmek almak için fırına gitti.

Şehrimiz kahvaltılarının vazgeçilmezi olan biber de pişirecekti.

Ekmekleri getirirken ki halini pek beğenmedim.

Yüzü asılmış, morali bir hayli bozulmuştu.

Üstüne girmedim.

En azından kahvaltıyı yapana kadar bekleyecektim.

Bir ara göz göze geldik, sanki sormamı bekliyor gibiydi.

Kahvaltıdan hemen sonra; “ee hayırdır, ne oldu, moraller bozuk, sebep?..”

“Şu fırıncılar var ya!”

“Ee!!” dedim, “ne olmuş fırıncılara?.”

“Git şunlara bir şey söyle ya!” dedi

“Ne oldu ki, anlat bakalım hele?”

“O kadar söyledim, yine ekmeği gazeteye sarıp verdiler, beyaz kâğıda sarın dedim, beyaz kâğıt pahalı dediler. Bir daha o fırına gitmeyeceğim!” dedi.

Sebebini öğrenmek için, “sarsınlar, ne olacak ki?” dedim.

“Olur, mu ya baba, sende mi!” demez mi?

“Niye ne oldu ki?”

“Gazeteler kanserojen madde içeriyor, kanser yapıyor, bilmiyor musun baba?” demez mi?

***

Mesele anlaşılmıştı.

Haksız da değildi hani.

Çoğu fırınlar, maalesef ekmekleri gazete kâğıtlarına sarıp veriyorlar.

Belki de şu okumakta olduğunuz yazı da bir yerel gazeteye sarılmıştır.

Doğrudur gazeteler baskı esnasında birçok kimyasal aşamalardan sonra çıkartılıyor.

Gazeteleri elinize aldığınızda, ya da kokladığınızda, rahatlıkla bunun farkına varabilirsiniz.

Fırından yeni çıkan ekmeği, bu gazetelere sardığınızda; bahse konu kimyasalların sinmemesi mümkün değil.

Hele renk renk boyaların hamur halindeki sıcak ekmeğe geçebileceğini düşündüğümüzde, çocuklara hak vermemek mümkün değil.

Fırıncıları denetlemekle iştigal edenlerin, bu gazetelere ekmek sarılmaması için gereğinin yapılması gerekiyor.

Yoksa oğlumun her defasında “baba nereye şikâyet edilecekse, gidip şikâyet edeyim” dediği gibi, ilgili yerlere müracaat etmek mi gerekiyor?

***

Oğlumun fırındaki şikâyetvari muhabbetleri yetmezmiş, gibi, bir de çarşı pazardaki sebze-meyve satanlarla da arası pek hoş değil.

Kafayı takmış bir kere.

İlla ki beyaz kâğıda ekmeği saracak, fileye ya da en azından beyaz poşetlere sebze-meyve doldurup alacak.

***

Bunlarla kalsa iyi...

Mesele yolda, evde, okulda, çarşı-pazarda, nerede bir pil bulsa, hemen alır bir yerlerde toplar.

Sebep mi dersiniz?

“Bir pil, tonlarca suyu zehirliyor!” diyor.

***

Bakalım bu duyarlılık, nereye kadar devam edecek?

Bakalım daha fırıncılarla ne kadar tartışmalar yaşayacak.

Yaşın vermiş olduğu bir takıntı mı, yoksa gerçekten bilinçli bir kültür edinimi mi?..

Bekleyip ilerleyen süreçte göreceğiz.

Ama haksız da değil yani!

Hem gazeteler, hem de renk renk olan naylon poşetlerin kanserojen madde ve çeşitli kimyasallar içerdiği bilinen; ama bir türlü önlem alınmayan/alınamayan bir gerçektir.

 

Kerim BAYDAK

[email protected]