Sabah yürüyüşte bir ara durdum ve güneşi kucakladım. Güneş buluta girdi kısa süreliğine. Tıpkı ayna gibi göz kırpmaya başladı dalgalanarak. Çok hoşuma gitti. Genç bir kız gibi kıkırdadım muzipçe. Seni gidi çapkın dedim, yetişme çağında izlediğim Türk filmlerini anımsayarak. Hani sevdiğine ayna tutarak cilveleşirdi ya gençler! Ya da duymuşluğum vardı arkadaşlarımdan. Fakat bana ayna tutan sevgilim olmadı hiç. Sadece birinden dolaylı olarak duymuşluğum bir şey vardı, kafama karpuz atıp beni bayıltacakmış,sonra da kaçıracakmış. Yine Türk filmlerinden esinlenerek bunu söylemişti herhalde.

Şu an hiç romantik gelmese de bu tür şeyler, o samimiyeti çağrıştırdıkları için olsa gerek  içimi öyle ısıttı ki anlatamam size. Yaşlılık ne kadar çabuk geldi dayandı kapıma ya! Hani gece gezmelerinden dönerken  “ Daha karpuz kesceydik ya!” diye espri yapılırdı, işte onun gibi yaşanacak çok şeyler vardı, ne çabuk tükendi.

Hüzne bağladım. Bu işte üstüme yoktur bak! İçimdeki dışıma yansıyor hemen. Bu da benim. Bir de barışsam çok güzel olacak. Merakla araştırıyorum yaşam öykülerinden. Yakında liste halinde sunacağım kendime hüznü bal eylemiş isimleri. Belki yalnızlığımı hafifletir diye.

Bakarsınız, umut fakirin ekmeği diyen inancımdan sıyrılır güzel öykülerle çıkarım karşınıza. Belli mi olur!