20-23 Aralık 2021 tarihlerinde Antalya’da Türkiye genelinde binin üzerinde kişinin katıldığı ‘iklim değişikliği ekseninde geleceğin tarımı’ çalıştayına katıldım. Bilimsel verilerle yapılan sunumları izleyince yıllardır tarımın geleceği konusunda kaygılanmamın, tarım konusunda yazılar yazmanın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha anladım. Prof. Levent Kurnaz beyin sunumu bu konuda oldukça etkileyici idi.

Bu çalış taydan çıkan sonuçları sizlerle paylaşmak istedim. En başta şunu kabul edelim; dünya genelinde oluşan iklim değişikliğinden olumsuz yönde en çok etkilenen ülkelerden biri de bizim ülkemiz olacak. Ülkemiz büyük bir kuraklığa doğru hızla gidiyor, giderken de emarelerini gösteriyor.

Kuraklık kıtlık demek, kıtlık açlık demek, açlık da savaş demektir. Son 20 yılda Dünya’da 4 milyar insan kuraklıktan etkilendi. Önlem alınmazsa bu rakam daha da artacaktır.

İklim değişikliğine karşı en savunmasız sektör tarım ve gıda sektörüdür. 12 bin yıldır bu topraklarda tarım yapıldığından artık toprağı desteklemek gerekmektedir. Toprak desteği sadece gübre ile olmaz teknolojik gelişiminde önü açılmalıdır. En acil olarak tarımsal sulamayı artırmak, bilinçli kullanmak için yatırımlar yapılmalıdır.

Kuraklık kapımızı çalmıyor, kapıyı aralayıp içeri girdi bile. Bu nedenle acil olarak baraj yatırımlarına önem verilmeli, başlamış olan yatırımların acilen tamamlanması gerekmektedir. Bu konu iktidarların keyfine kalmış bir yatırım konusu değildir. Baraj yapımı, köprülerden, otoyollardan, hastanelerden ve tabi ki kişisel hırs ile açıklanamayacak, arka planında ne döndüğünü bilemediğimiz kanal İstanbul projesinden çok daha önemli ve acildir.

Bilimsel çalışmalar gösteriyor ki 2026 yılından itibaren kuraklık ülkemizi çok daha derinden vuracaktır. Bu da tarımda rekoltenin daha da düşeceği anlamını içerir.

Geçen yıl ülkemizde 42 il kuraklıktan etkilendi. Dolayısıyla rekoltede hissedilir bir düşüş görüldü. Bu ise akabinde gıda fiyatlarının artışını getirdi. İktidarın olayı iyi okuyamaması ya da anlayamadığımız bilinçli tercihi nedeniyle piyasa fiyatları ile çiftçi fiyatları arasında olumsuz bir durum oluştu. Bugün 2,5-3 TL olan ekmek yakın zamanda 5 TL olacaktır. Bu da yoksul kesimin gıdaya ulaşmasında daha büyük sıkıntılar yaratacaktır.

Önümüzdeki yıl kuraklık dışında bir önemli sorun da girdi maliyetlerinin %400 lere varan artışı olmuştur. Özellikle gübredeki artış çiftçiyi gübre atamaz hale getirdiğinden bunun sonucunda doğal olarak verim de azalacaktır. Ekim yapan çiftçinin bir kısmı gübre atamamış, bir kısmı da gübreyi eksik atmak zorunda kalmıştır. Bunun sonuçlarını önümüzdeki yıl daha bariz hissedeceğiz. Zira buğdayın 1 kg maliyeti bugün için çiftçiye 6 TL bulmuş durumdadır.

Antalya’da ki çalıştay da Milli Gazete yazarı Sayın Sadettin İnan beyle yaptığımız sohbette beni şaşırtan bir bilgi de edindim. Sadettin bey, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel müdürü ile yaptığı konuşmada gübre fiyatlarının çiftçi için ulaşılamaz duruma geldiğini söyleyince, Sayın Genel Müdür, gübre atımı çok da önemli bir şey değil toprak geçen yıldaki gübreyi kullanır demiş. Bu açıklamaya pes demenin ötesinde çok daha şeyler söylenir ama neyse………

Çalıştaya ikinci gün katılan Tarım Bakanı Sayın Pakdemirli’nin konuşmasını büyük beklenti içinde dinleyen katılımcılar tam bir hayal kırıklığına uğradılar. Tarım Bakanı yaptığı konuşmasında ‘tamam girdi fiyatlarından yakınıyorsunuz, gübre pahalı ama siz ekin nasıl olsa alın terinizin karşılığını alırsınız’ dedi. Tamam, da sayın bakan biz sizden somut bir şeyler bekliyorduk. Bize nasıl yardımcı olacaksınız, emeğimizin karşılığını nasıl vereceksiniz, bu bağlamda açıklama bekliyorduk. Biz çiftçiler zaten üretiyoruz siz yetkililer köstek olmasanız bir şekilde başımızın çaresine de bakarız ama bizleri umutsuzluğa sizler sürüklüyorsunuz.

Cezayir’den bir örnek vermek gerekirse, Cezayir hükümeti üreticisine siz yeter ki üretin ben sizin tahılınızı dünya piyasasından %35 fazlaya alacağım diyor. İşte somut bir vaat. Biz de ise Ocak-Ekim 2021 döneminde 344 dolara ithal edilen üre gübresini çiftçiye 1000 dolar seviyesinden satıyoruz. Bu kafa ile tarımı destekleyemezsin, bu kafa ile geldim diyen kuraklığa çare olamazsın.

ASIM ÖCAL

16.01.2022