Bir arkadaşımdan duymuştum önce, sonra da bir kitapta okudum; sadece” eller “ kullanılarak çekilen kısa metrajlı bir film olduğunu. Aklıma kaydetmiştim hemen, çok etkilendiğim için. Düşünseniz ya, tüm duyguları ifade edebilecek bir potansiyele sahip ellerimiz. Ne büyük zenginlik, değil mi?

Uzun süredir düşünüyordum eller üzerine bir yazı yazmayı. Benim geçmişimde “eller “ denilence aklıma geliveren kareleri sıralamaktı amacım. Şimdi de öyle yapacağım. Fakat aktaracağım ilk kare bugüne ait. Dolayısıyla ellerle ilgili yazıyı daha fazla ertelemekten vazgeçiren de bu olay oldu bana. Onu aktararak başlayacağım yazıma. Şöyle ki:

Ben yıllardır rüyalarımı yazarım. Dün akşamda aynı şekilde; dileğimi yazarak, kâğıdı, kalemi koydum başucuma ve yattım uykuya. Canım çok sıkkındı yalnız. Nitekim çok seyrek yaşadığım bu sıkkın gecelerde olduğu gibi rahmetli babacığım çıktı geldi rüyama. O geldi mi, bilirim ki sıkıntım geçecek.

Neyse, ayrıntılara girmeyeyim. Sadece başında yine o fötr şapkası, ayakta el salladı bana sevinçle. Sağ koluydu havaya kalkan ve sağ eliydi bana sallanan. Felç geçirdiği için sağ tarafını pek sağlıklı kullanamazdı. O yüzden biraz düşüktü yine sağ omuzu ve güçsüzdü sallanan eli. Ama sevinçliydi yüzü.

Burada biraz yaşanmışlıklardan bahsetmek istiyorum. Babam rahmetli bugünün etiketiyle, yazı işleri müdürüydü. Yıllarca kalem kullanmaktan nasırlıydı sağ elinin orta parmağı ( tıpkı bugün benim olduğu gibi). Yazı ile bu kadar haşır neşir olduğu için belki de, başta bana olmak üzere daktiloda yazdığı mektuplar pek gücüne giderdi rahmetlinin.Konu eller olunca, parmaklar yanı sıra tırnaklar da var işin içinde. Sapsarıydı parmakları ve tırnakları içtiği sigaranın nikotininden. Öldü gitti bırakamadı sigarayı.

Bu konuda da takipçisiydim, bundan en az on yıl öncesine kadar. Tarihini aklımda tutmadım ama ben sigarayı bırakalı epey oldu anlayacağınız. Ellerim konusunda halamı takip ettim. Halamın elleri, her daim manikürlü ve ojelidir. Çok hoşuma gider ve ben de buna özen göstermeye çalışırım.

Yine rüyaya dönecek olursam; babamın yanında dünürlerinden biri de ayaktaydı. Onun da elinde çiçek demeti vardı. İşte sallanan eller, çiçek tutan eller derken; anladım ki ben korkularımdan sevgiyle özgürleşiyorum. Nitekim de öyle oldu.

Aslında “ eller “ konusunda kim bilir kaç yazı başlığı daha çıkar. Belki onlar da sıralama şeklinde yazılabilir. Bugün için bana bu kadarı yetti. Duygularıma temas etmek hem hoşuma gitti hem de yordu beni. Onun için daha fazla uzatamayacağım yazımı. Hele ki korkularım nefes aldırmıyor bazen. Yine bir yerde okuduğum gibi; korkumun adını koyuyorum, sahipleniyorum ve onu evcilleştiriyorum. Tabii, babacığımı da rahmetle anıyorum ve ona sonsuz sevgilerimi iletiyorum.

Not: Halam da rahmetli oldu. Ona da sonsuz sevgilerimi iletiyorum.