14.11.2020 tarihinde Kar uyutuldu. Böylece bir dönem daha kapandı hayatımda.

 Köye yerleşince ben, daha Argos hastanedeyken, kardeşim Kar’ ı barınaktan sahiplenmiş geldi. O gün bütün diğer hayvanlar bahçede salınıkken ben Kar’ ı da salıp mevlide gittim. Geldim ki  Kar bütün hepsini boğmuş, bırakmış koca kaç dönüm arazide, korkunç bir manzaraydı. Sadece bir hindi bahçe kapısının betonu üzerine tünemiş beni karşıladı. Şaşırdım ve bir anlam veremedim manzarayı görünceye kadar. Arkasından bir hindi de ancak iki gün sonra saklandığı ağacın tepesinden zor indi. Çok üzüldüm. Özellikle cahillikten de olsa böyle bir şeye ben meydan verdim diye suçluluk duydum.

Bu süreçte Kar’ a kızamadım. O doğası gereği davranmıştı. Bu olay üzerinden bayağ zaman geçti, bir gün Kar zehirlendi, ağzından kan geliyordu. Veteriner iğneleri yaptı ve “ Allahtan ümit kesilmez.” dedi ve gitti. O günkü koşuşturmalarımı ve çaresizliğimi de hiç unutamam. Evet, onu sahiplenen kardeşimdi. Fakat o, köyde kalmadığı için Kar’ dan da sorumlu hissediyordum kendimi. Sorumluluktan öte çok sevdim ben onu. Argos gibi o da benim kucağıma geldi sayılır. Ayrıca kendisine özgü bir tavrı vardı ki  zaman zaman bunalsam da çok hoşuma gidiyordu. O da şuydu: Sevgi arsızı bir köpek olarak hep üstüme atlaması, sırnaşmasıydı. Dokunma özürlü, temizlik hastası insanlar olduğumuz için, ben de dâhil bu huyunu sırnaşıklıkla değerlendirirdik.

Hâlbuki o çok sıcakkanlı bir  köpekti. Uyutulduğu gün bile çok halsiz olmasına rağmen beni kırmadı yürüdü ve geldi bacağıma çenesini dayadı. Gücü ancak ona yetti.

Köyde yaşadığım o dönem oğlum da gelirdi bazen. Argos, Kar, oğlum ve ben birçok anı biriktirdik o evde. Sonra Beyaz da katıldı aramıza. O dişi olduğu için üç erkeğin arasında kendime bir yandaş bulmuştum. Allah Beyaz’ a sıhhatli, uzun ömürler versin. Kar, altı yaşındaydı henüz. Onun yaşayamadığı yılları da hakkında hayırlıysa Beyaz’ a versin.

Önce oğlum öldü. Yaklaşık bir yıl sonra Argos öldü. Yine yaklaşık bir yıl sonra Kar. Şimdi sıra bana mı geliyor ne? Kim bilir?

Farkındalığım doğrultusunda şimdilik öyle bir niyetim yok. Benim hazır olup olmadığımı bırak ,Yüksek Gücümün böyle bir tasarrufu var mı? Bilemeyeceğim.

Bir arkadaşım geçenler de bir şiir atmış bana ve eklemiş:

“ Yalnız değilsin. Yüksek Gücümüz var bizim. Bir de kabul edersen ben varım .” demiş. Ne güzel!

Kabul etmez miyim hiç! Aldım, kabul ettim. Şiiri dinlerken de kafamı iyi ettim. Meraklısı için, Afşar Timuçin’in “Sanılar” adlı şiiri diye de belirteyim.

Ben payıma düşeni aldım,şu dizeleri bir kenara not ettim:

“ Belki de kendini bağışlamıyorsundur/ Benim hiç bilmediğim bir şeylerden ötürü.”

Acaba bir kere de suçluluk ve pişmanlık yaşamadan mümkün müdür birilerini uğurlamak bu olasılıklar dünyasından?