Aynen başlığımda olduğu gibi, depikleri önüme gelen her şeye savurasım var. Öylesine bir kızgınlık duygusu deneyimliyorum ki bedenimde, Allah en başta kendime ve sonra diğerlerine zarar vermemem için yol göstericim olsun! Âmin!

Yetersizlik, değersizlik duygularıyla en başta kendime kızgınlığım bazen hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor. Hâlbuki “niye bu kadar kızgınım” diye içten içe kendimi yemesem, o da tüm diğer duygular gibi geçip gidecek. Fakat ben ona tutunmaktan çoğu zaman vazgeçmekte zorlanıyorum. Sınırlarımı ancak öyle çizebileceğimi düşünüyorum. Bu yanlış doğru için geçenlerde yeni bir malzeme buldum, onu anımsatıyorum kendime hep. Olaydaki kişileri ve yakınlık derecelerini belirtmeyeceğim. Ne de olsa kendi sağlığım söz konusu(!)

Kayınvalidesi ile oturan bir yakınım, uzun süredir kendi akrabalarından bir kaçı ile de birlikte oturuyor kendi evinde. Kayınvalide akıl konusunda gel-gitleri olan bir yaşlı. Dolayısıyla söylemleri pek ciddiye alınmıyor. Geçenlerde bir gün birlikte oturduğu gelinine dertlenmiş; “ Ne güzel senin akrabaların var, dertleşiyorsunuz, eğleniyorsunuz. Benim hiç kimsem yok. “ demiş. Gelini de demiş ki; “Niye öyle söylüyorsun, senin de gelinlerin var ya! “

Kadın durmuş durmuş, yüzünü ekşitmiş, ayağını havaya kaldırmış ve demiş ki; “ Onların hepsine bi depik, bi depik daha! “

Gelin bunu ciddiye almamış tabii, kendi de o gelinlerden biri olsa da. Çünkü dedim ya “ akıl sağlığı “ konusunda kendisine bir kılıf biçilmiş yaşlı kayınvalidenin. Fakat ben dışarıdan bir göz olarak, kızgınlık duygusunun her kim olursa olsun ne kadar insanca bir duygu olduğuna bir kez daha tanık oldum. Hatta “hasta “ dediğimiz kişilerin bunu daha özgürce yaşayabildiklerini bile düşündüm. Diğer ödedikleri bedelleri görmezden gelerek.

İşte bugünlerde hep bu diyoluğu kendime hatırlatıyorum ve kızgınlığımı doğru kanalize edebilmek için yeni yol ve yöntemler araştırıyorum kendimce. Bunlardan biri de yürüyüşlerimi düzenli yapmaya tekrar başlamak. Bu sabah yürüyüşe çıktım ve sahip olduklarım üzerine minnetimi dillendirdim; bir de baktım ki karşıdan en küçük erkek kardeşim geliyor. Yüzümde gülücükler açtı. Yeni traş olmuş, mis gibi kokan yanaklarından öptüm ve onu sevgiyle işine uğurladım.

Evet, sahip olduklarıma odaklanmak da bir yol ve yöntem benim için. Sahip olduklarım içinde, yalnızca bugün için “ aklımı “ da sayabilirim. Sırf kızgınlığımı rahat ifade edebilmek için ondan vazgeçmeye niyetim yok. Tabii, günlerin ne getireceğinden de haberim yok. Bu gün için sahip olduklarım konusunda minnet doluyum.