Ulubey mesajında, "Demokrasi tarihimize kara bir  leke olarak geçen ,insan onurunu inciten 12 Eylül 1980 darbesi ve yaşadığımız  diğer darbeler, antidemokratik uygulamalar hala yüreğimizi acıttığı gibi , ülkemiz adına üzüntü  vericidir."dedi.   

"40 yıl geçsede derin izler bırakmıştır"

Her darbenin Türkiye'yi onlarca yıl geriye götürdüğünü vurgulayan Ulubey, 12 Eylül darbesinin üzerinden  40 yıl geçse de hala geride derin izleri bıraktığını söyledi. 

Ulubey, suçlu, suçsuz demeden yapılan kötü işkence ve kötü muamelelere maruz kalanların o kara günü anlatırken gözyaşlarını tutamadıklarını dile getirerek, 12 Eylül'ün toplumun bütün kesimlerini mağdur ettiğini ancak gözaltına alınan ya da tutuklanan kadınlara yaşatılanları bugün bile tam olarak anlatmanın mümkün olmadığını vurguladı.

Mağdur kadın :"Kadınlık gururumu inciten her türlü davranışla karşılaştım"

Basına yansıyan  bir kadın mağdurun dilinden yaşadıklarını paylaşmak istediğini ifade eden Ulubey, şöyle devam etti.

"Neden tutuklandığımızı hala bilmiyorum.İnsanlık onuruyla bağdaşmayan, kadınlık gururumu inciten her türlü davranışla karşılaştım. Cezaevindeki kadınların tamamı suçsuzdu. Zira birçoğu benim gibi işkence cenderesinden geçirildikten sonra yargılama gereği duyulmadan serbest bırakıldı. Bir kısmı da mahkeme aşamasında beraat etti.Cezaevinden çıktığımızda hiçbirimiz eskisi gibi olamadık. Yaşama dair umutlarımız, ideallerimiz zorbaca elimizden alınmıştı. Çıkanlar, yaşamının yarısını o cezaevinde bırakarak hayatına kaldığı yerden devam etmek zorunda kaldı. Çünkü onların yaşamlarına, duygularına, evliliğine, çocuğuna el konuldu. İşimi kaybetmiştim. Büyük hevesle başladığım doktorama da devam edemedim. Esasında 12 Eylül, kadınlar için bir cendere, işkencenin bir başka adıydı. Aradan geçen zamana rağmen beni neden aldıklarını hala bilmiyorum. Anlayacağınız 'pardon' gibi bir şey oldu.

Cezaevinde kadınlar üzerinde yürütülen yıldırma politikalarının tarihte bir başka örneğinin olmadığına inandığını, maruz kaldığı işkence nedeniyle annelik yeteneğini kaybeden arkadaşlarımız oldu. Annelik gibi kutsal ve tarifsiz bir duyguyu ömür boyu yaşayamayacak kadınların bu durumu, darbecilerin kirli uygulamalarının sonucudur. Dünyanın hangi hazinesi bir kadına annelik duygusunu yaşatabilir? 12 Eylül, ailesini kaybedenler kadar hiçbir zaman aile olmayacak kadınların mağduriyetinin de adıdır. 12 Eylül, gururumuzun yanı sıra anneliğimizi de çaldı. Suçu varsa bir insanın, yargılar sonra da cezasını verirsiniz. Oysa ki yargısız infazlar, işkenceler, aşağılamalar o günün rutini olmuştu."

Mağdur kadın: "İşkencecimle karşı karşıyaydım"

Kadınlara nedenini bilmedikleri bir bedel ödetildiğini ve bunu hiçbir zaman  affetmeyeceğim.
"Cezaevinde yaşadıklarımın etkisiyle uzun süre bunalımda kaldım. Yaşadıklarımı elbette unutmak istiyorum ama unutamıyorum. Dışarı çıktıktan sonra sokakta yürürken sürekli arkama bakardım. Kapı her çaldığında beni 'almaya geldiler' endişesi sarardı. Diğer arkadaşlarımızın hepsi de aynı şeyi yaşıyor.Hayatımızın bir kısmını bırakıp çıktığımız cezaevinden, payımıza korku ve endişeler düşmüştü. Yıllar sonra Ulus semtinde alışveriş yaptığım sırada cezaevinde bana işkence yapanlardan biriyle karşılaştım. Kanım dondu. İşkencecimle karşı karşıyaydım. O da beni tanıdı, birden donup kaldı çünkü. Tuhaf bir duyguydu."

"Yaklaşık 100 bin kişi 'örgüt üyesi olma' suçundan yargılandı"

Demokrasiyi içselleştirmenin önemli olduğuna değinen Ulubey, "Demokrasiye yönelik her türlü antidemokratik girişime karşı olduğumuzun  altını bir kez daha çiziyoruz,12 Eylül ve benzeri süreçlere karşı daha fazla demokrasi ile mücadele etmeye devam edeceğiz. Yaşanan acıların yanı sıra demokrasinin askıya alındığı süreçte 650 bin kişi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için de idam cezası istendi. 517 kişinin "ölüm cezasına" çarptırıldığı süreçte, 50 kişi idam edildi.Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından 14 bin kişinin çıkarıldığı bu dönemde, yaklaşık 100 bin kişi "örgüt üyesi olma" suçundan yargılandı, 30 bin kişi ise "sakıncalı" olduğu iddiasıyla işlerinden edildi."dedi.

"Kültür ve sanat da darbe aldı"

İnsanların üzerinden silindir gibi geçen 12 Eylül'de kültür ve sanatın da darbe aldığını belirten Ulubey, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kültür ve sanat hayatının da hedef alındığı bu dönemde, yaklaşık bin film yine sakıncalı bulunduğu için yasaklandı, 4 bine yakın öğretmen ve yüzlerce üniversite görevlisinin işine son verildi. Onlarca gazeteci hakkında binlerce yıla varan hapis cezaları istendi. Hepimizin düşünmesi gereken konu, darbenin yapıldığı gün ABD'nin önemli bir yetkilisi, 'bizim çocuklar başardı' demişti. 

Bugün 15 Temmuz Darbe girişimi sorumlusu olan terör Örgütü  Fetullah Gülen'i koruyan da ABD değil mi?Bizi ayrıştıran, ötekileştirenlere, birbirimize düşürenlere inat sıkı sıkıya kenetlenmeliyiz. Biz birlikte güçlü oluruz. 12 Eylül Darbesini yaşatanlar tarihin en karanlık sayfalarına gömülmüşlerdir. Demokrasimizi derinden yaralayan askeri darbeyi kabul etmediğimiz gibi Sivil darbelerin de karşında durmalıyız. Unutulmamalıdır ki, Darbe insan onuruyla bağdaşmaz,  İnsan onurunu zedeleyen her hareket, her oluşum bir insan hakkı ihlalidir.Toplumda izleri silinmeyen derin yaralar açan 12 Eylül zihniyetini ve tüm darbeleri  şiddetle,nefretle  kınıyorum.Her türlü darbelerin karşısında demokrasiyi, hukuk devletini,barışı, laikliği, özgürlükleri ve emeği savunmaya devam edeceğim."

Kaynak : PHA
Kaynak: pha