Öz, yaptığı yazılı açıklamasında, sağlık taramalarının hastalıkların belirti ve bulgu vermeden tespit edilmesi için çok önemli olduğunu kaydetti.

Çocukların bir ülkenin geleceği ve umudu olmalarının yanı sıra, toplumun en kırılgan grubunu da oluşturduğuna dikkat çeken Öz, Kovid-19 pandemisinin sağlık taramalarını aksatmaya neden olmamasını vurguladı.

"Yenidoğan ve çocuk sağlığı taramaları ücretsiz yapılıyor"

Öz, çocukların en iyi koşullarda dünyaya gelmelerinin sağlanması, büyümeleri ve gelişmeleri için en uygun ortamın hazırlanması, geleceğe dönük fiziksel, ruhsal ve zihinsel donanımlarının en üst düzeyde oluşturulması ülkenin geleceği açısından yaşamsal önem taşıdığını belirtti.

Çocuk sağlığı hizmetlerinde temel öngörü, hastalık ortaya çıktıktan sonra iyileştirmek için uğraşmak yerine, hastalığa zemin hazırlayan koşulların önceden tespit edilerek önlenmesi gerektiğinin altını çizen Öz, şu ifadelere yer verdi:

"Tüm çocukların büyüme ve gelişmelerinin izlendiği, sağlıklı olup olmadığının değerlendirildiği, aşı ve sağlık eğitimi gibi koruyucu hekimlik uygulamalarının sunulduğu bir sağlık hizmetidir. Bu hizmetten yararlanmak her çocuğun en doğal hakkıdır. Sağlam çocuk izleminde amaç; sağlıklılığı sürdürmek, bebek ve çocuk ölümlerini, hastalık, sakatlıkları azaltmak ve önlemektir. Daha geniş anlamda, sağlığın geliştirilmesi ve desteklenmesini sağlamaktır. Ülkemizde doğan her çocuk; doğumdan sonra ilk yıl içinde 9, 6 yaşına dek 17 defa ve bundan sonrada okul çağı boyunca yılda bir kez izlenmektedir. Büyüme ve gelişmenin özellikle hızlı olduğu erken çocukluk (0-3 yaş) ve ergenlik (10-19 yaş) gibi dönemlerde izlemlerin sıklığı ve içeriği farklılaşmaktadır.

Toplumun ve onu oluşturan bireylerin, sağlıklı ve güçlü olarak yaşamasında ekonomik ve sosyal yönden gelişmesinde, refah düzeyinin artmasında, taramalar çok önemli yer tutar. Taramalar, hastalıkların belirti ve bulgu vermeden belirlenmesini amaçlar. Çocukluk çağı taramaları yeni doğan döneminden başlayarak çocuk izlemleri içerisinde ücretsiz sunulmaktadır."

"Tarama ile her yıl 5 binin üzerinde bebek, hastalık belirtisi ortaya çıkmadan saptanıyor"

Doğan her bebeğin fenilketonüri, konjenital hipotiroidi, kistik fibrozis ve biyotinidaz eksikliği yönünden taranması önemini vurgulayan Öz, "Çünkü bu taramalar sayesinde, bu hastalıklar nedeniyle oluşabilecek, geri dönüşümü olmayan hasarlar engellenebilmekte veya etkileri azaltılabilmektedir. Bebeğinizde bu hastalıkların olup olmadığının araştırılması için topuk kanı örneğinin alınması gerekmektedir. Topuk kanı taraması sayesinde her yıl 5 binin üzerinde bebeğimiz hastalık belirtileri ortaya çıkmadan saptanmaktadır. Bu bebeklerin 3 binden fazlası hipotiroidi, yaklaşık 2 bini biyotinidaz eksikliği, 200 kadarı fenilketonüri ve 150 kadarı kistik fibrozis hastalığına sahiptir.Tarama sayesinde erken saptanıp tedavi edilerek yaşıtlarıyla aynı şansa sahip olmaları sağlanabilmektedir."dedi.

Öz, yenidoğan işitme taramalarında, işitme kayıplarının, çocuğun o lisana özgü sesleri oluşturarak konuşmasını geciktiren ve bozan en önemli faktör olduğuna işarett ederek, şöyle devam etti:

"İşitme kaybı ile doğan ya da doğumdan sonra (yenidoğan ya da süt çocukluğu çağında) işitme kaybına neden olabilecek bir travma, hastalık veya ilaca maruz kalan çocukların, eğer işitme kaybı vaktinde teşhis edilmez ve rehabilitasyon programlarına alınmazlarsa, psikolojik ve sosyal gelişmeleri yetersiz olur ve ilerleyen yıllarda eğitim ve sosyal uyum açısından, yaş ve zekaca eşitleri olan çocuklardan geri kalırlar. Bebekler hayatının ilk iki yılında beden ve zihin yönünden hızlı bir gelişim dönemi yaşarlar. İnsanlarda kullanacakları dilin temeli; o dile özgü seslerin işitilmesi ve konuşmaların dinlenmesiyle oluşur. İşitme engeli ile doğan, bu engeli fark edilmeyen bebeğin dil gelişimi durur ve bununla birlikte zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimi yavaşlar. Erken teşhis konup ve erken rehabilite edilen bebeklerin dil gelişimine paralel olarak; zihinsel sosyal ve ruhsal gelişimleri de olumlu yönde etkilenir. Doğduktan sonra en geç altı ay içinde işitme engeli teşhisi konan ve işitme cihazı uygulanıp özel eğitime alınan bebeklerin konuşma becerisi normal yaşıtlarına benzer seviyede gelişebilir. Bebeğin doğduğu ilk günlerde uygulanabilen; basit, ucuz ve uygulaması çok kolay testler ile yeni doğan döneminde işitme engeli teşhis edilebilmektedir."

Çocukluk çağı görme taramaları

Türkiye'de çocukluk çağında sık görülen sağlık sorunlarının erken tanınması ve gerekli tedavilerinin sağlanabilmesi amacıyla çeşitli tarama programlarının yürütüldüğünü ifade eden Öz,"Görmenin normal gelişimini engelleyecek risk etmenlerini saptamak ve yetersiz görmesi olan bebek ve çocukları erken dönemde tanımak için tarama yapılıyor. Çocuklarda yapılacak görme taramaları ile tanınabilen hastalıkların başında; şaşılık, kırma kusurları, katarakt ya da göz tembelliği gelmektedir. Gözlerde veya görme yollarında bilinen bir sorun olmamasına rağmen, görme keskinliğindeki azalmadır. Göz tembelliği, her iki gözde de görülebilir ve görme azlığının önlenebilir bir nedenidir."dedi. 

Görme gelişimi için önemli olan 0-7 yaş olduğunu belirten Öz, göz tembelliğinin bu dönemde gelişebileceğine değindi.

Öz, göz tembelliğinin, tanı konduğunda tedavisi mümkün bir görme problemi olduğunu belirterek,"Bu nedenle okul öncesi yaşta görme tarama programları çok önemlidir. Görmenin normal gelişimini engelleyecek risk etmenlerini saptamak ve yetersiz görmesi olan olguları erken dönemde tanımak, tedavi etmek için 36-48 aylık çocuklara ve okul çağı çocuklara (ilkokul 1. sınıflara) Görme Taraması Programı başlatılmıştır. Görme taraması için aile hekiminize başvurunuz. 0-3 ay bebekler, 36-48 aylık çocuklarda ve ilkokul 1. sınıflarda görme taraması yapılması gereklidir."dedi.

Gelişimsel kalça çıkığı (displazisi) taraması

Adıyaman İl Sağlık Müdürü Erdoğan Öz, halk arasında doğumsal kalça çıkığı olarak ta bilinen gelişimsel kalça displazisini (GKD), kalçayı oluşturan yapıların anne karnında oluşumları sırasında normal olmalarına karşın, çeşitli nedenlerle sonradan yapısal bozulma gösteren dinamik bir hastalık olduğunu kaydetti.

Bu hastalığın erken dönemde teşhis ve tedavisinin başlatılmasına yönelik olarak bir tarama programın yürütüldüğünü ifade eden Öz,açıklamasını şöyle tamamladı:

"Bebek 1 aylık olunca  fizik muayenesinin yapılması için  aile hekimine götürülmesi, şüpheli görülen bebeğin ortopedi uzmanına yönlendirilerek  gerektiğinde radyolog tarafından  da 4. 6. haftada  kalça ultrasonu ile değerlendirilmesi erken tanı ve tedavi için önemlidir. Yaşamın ilk 6 ayında çeşitli ortezler kullanılır ve kısa sürede kolaylıkla tedavi edilebilirken, yaş büyüdükçe düzeltme ve alçı, daha ileriki dönemlerde cerrahi tedaviler kullanılmaktadır. Tedavi geciktikçe kullanılacak yöntemler daha zor ve kalıcı sakatlık riski daha yüksek olmaktadır.

Tüm bu hizmetler, çocuğunuzun sağlıklı bir geleceğe sahip olabilmesi yönünden son derece önemli olup içinde bulunduğumuz Kovid-19 pandemisi sürecinde de hassasiyetle üstünde durulmalıdır."

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha