Ölüm denen bu dünyadaki nihai son, hiç kimseyi es geçmiyor/geçmez.

Yaşı, başı, cinsiyeti, mevki, makamı hiç fark etmiyor.
Hiç ummadık bir zamanda, kapınızı her an çalabiliyor.
İster hazırlıklı ol, istersen olma, her şey vadeyle sınırlı…
Ne mutlu, bu yolda azığını hazır olanlara…
Çünkü, son pişmanlık fayda etmiyor.
***
Nice krallar,
Nice padişahlar,
Nice sultanlar,
Nice zalimler,
Nice mazlumlar,
Nice, nice, niceler,
Bu şerbeti içtiler,
Kana kana, belki de yana yana…
Kim bilir?
***
Daha biraz önce yanımızda, yanı başımız da olanlar vardı.
Eşimiz, çocuklarımız, sevdiklerimiz dostlarımız…
Teyzemiz, Halamız, Dayımız, Amcamız…
Şimdi bizleri bırakıp gittiler,
Bir müminin, bir yakınının ölüm haberini aldığında;
Herhangi bir musibete uğradığında istircâ  ederek,
“İnnâ lillahi ve innâ ileyhi Raciûndemesi müstehabdır.
***
Biz de, daha birkaç gün önce teyzemiz,
Halime ÇEVİK ’inölüm haberini aldığımızda;
Ağzımızdan dökülüverdi bu sözler.
Rabbim taksiratını afetsin,
Cennet-i ala’yla müşerref kılsın.
Allah (cc) rahmet eylesin.
***
Külli Nefsin Zaikatül Mevt”
Her nefis ölümü tadacaktır. ( Âl-i İmran, 3/185)
İnancımıza göre, buna amel etmiş ve inanmışızdır.
Pek de hesap etmediğimiz ölüm, herkesin başındadır.
Henüz var..!
Daha erken..!
Niye acele ediyorum ki..! Daha gencim..! derken,
İşti, aştı, evlilikti, çoluk çocuktu derken;
Bir bakıyorsunuz ömür geçmiş, ölüm gelip çatmıştır.
***
Sevdiklerimizin ölümleri bizleri acı ve ızdırap verse de,
Sevdiklerimizin yokluğu bizleri hüzne sevk edip mahzun etse de,
Tek ve en önemli tesellimiz ukba da yan yana geleceğimiz,
Yarın mahşer gününde,  beraber olma/olabilme ümidimiz,
Bizleri hep huzurlu kılar ve mutlu eder.
“Zalim izzetinde, mazlum zilletinde, göçüp gidiyorlar!” (Bediüzzaman)
“O halde, ölüm gelirse, baş göz üstüne”
 
Kerim BAYDAK