Kaç gündür bir kavgadır sürüyor...

Eylemler yapılıyor, yumruklar sıkılıyor...

Kin, nefret ve hatta tehditler almış başını gidiyor...

Neymiş efendim: ODTÜ’de başörtülü öğrencilere saldırılmış...

El insaf... El vicdan...El merhamet be kardeşim!..

Bu yalan, bu gıybet, bu riyakarlık niye?

Amacınız nedir? Kastınız kime?

***

Olayın olduğu gün ben de ODTÜ kampüsündeydim. Eşim ve çocuğumla birlikte, Balgat Çiğdem mahallesi kapısından giriş yapmıştım. Kızımı ODTÜ jimnastik kulübüne kayıt ettirecektim. Niye mi ODTÜ? Konuyla alakalı değil ama yeri gelmişken kısaca belirteyim... Maalesef daha önce devam ettiği Gazi Üniversitesindeki Jimnastik kursu, Rektör değişiminden sonra kapatılmıştı. Gazi Üniversitesinde rektörlük seçimlerinde aldığı oy itibariyle 5.sırada yer alan kişi, nasıl bir sistem, nasıl bir eşitlik ve nasıl bir adaletse, Cumhurbaşkanı tarafından Üniversiteye Rektör atanınca, ilk icraatlerinden birisi de, jimnastik kursunu kapatmak olmuştu. Niçin mi? Çünkü onlara göre jimnastik sporu gereksiz ve anlamsız... Ve hatta ahlaksız... Hani kızlar jimnastik yaparken şort ve mayo giyiyorlar ya, onlar nezdinde hayasız... Bu kafayla olimpiyat nasıl olur, o da yorumsuz...

Orta Doğu Teknik Üniversitesi... Türkiye’nin gözbebeği... Verdiği bilimsel eğitim ve yetiştirdiği seçkin kalifiyeli öğrenciler bakımından dünyanın takdirini kazanmış, uluslararası prestij sağlamış çağdaş bir eğitim kurumu... Üstelik özel değil, devlet üniversitesi, sınavlarda yeterli puanı alan her öğrenci kazanabilir, okuyabilir... Irk, dil, din veya siyasi görüş farkı gözetilmez... Ayrımcılık yoktur, olamaz... Çünkü, ODTÜ herkese ve her kesime açıktır... Giriş kapılarında, bir kimlik veya ruhsat verip ziyaretçi kartı almak koşuluyla, araçlı veya araçsız isteyen içeri girebilir, gezebilir...

***

Hepimizin malumu... Üniversiteler her türlü dinci grup ve cemaatlerin merkez üssü durumundadır. Her üniversite kampüsünde, kayıtlar dönemi, standlar açılır ve fakir anadolu gençleri türlü vaatlerle kapılmaya çalışılır. Ailelerin maddi imkansızlığı ve ekonomik yetersizliği fırsat bilinir. Sanki müslüman olmak illa da bir dini cemaate mensubiyet gerektirirmiş gibi, kendi oluşumlarına girmeyenlere de halis müslüman gözüyle bakılmaz.

Lami cimi yok, bu suç ve vebal doğrudan devletindir, hükümetindir. Türkiye’de eğitim paralı olduğu müddetçe, dinci grup ve cemaatler okullarda cirit atmaya devam edecektir.

Dershaneler ve yurtlar... Maalesef bu iki kurumun önemi iktidarlarca gözardı edilmekte, bilinçli veya bilinçsizce birilerinin inisiyatifine bırakılmaktadır. Aşağıdaki iki basit soru, Türkiye’nin Eğitim sisteminin nasıl evrildiğini ve bozulduğunu, kimlere nasıl ve ne şekilde emanet edildiğini göstermektedir.

Liseler varsa, neden dershanelere ihtiyaç vardır?

Üniversiteler varsa, neden yeterli sayıda yurtlar yoktur?

İstense, Milli Eğitim Bakanlığı okullardaki eğitim seviyesini yükseltip dersaneleri ortadan kaldıramaz mı? İstense, TOKİ 6 ayda yeterli kapasitede üniversite öğrenci yurtları yapamaz mı?

Dikkat ediniz, her şehirde üniversitelerin normalde yurdu vardır, ama nedense ve ne hikmetse, her yurt üniversitenin öğrenci sayısını karşılamaktan acizdir, yetersizdir. Her dönem, bir kısım öğrenciler, yurt çıkmayınca açıkta kalmakta, sıkıntı çekmektedir. Tam da bu sırada, hızır(!) gibi birileri yetişmekte ve öğrencilere el uzatmaktadır. Sizce, elli yıldır süregelen bu ihmalkarlık ve vurdumduymazlık, tesadüf olabilir mi?

***

ODTÜ’de yaşanan olayı görmüş ve seyretmiş biri olarak diyebilirim ki; maalesef gerçekler, medyada farklı yansıtılmakta ve çarpıtılmaktadır. Ellerinde “Dikkat cemaat var” yazılı pankartı taşıyan İki ODTÜ öğrencisi kız, kampüste stand açarak ODTÜ yurdunu karalayan, “ODTÜ yurtlarında fuhuş yapıldığı ve merdiven altlarında bebekler düşürüldüğü” iftiralarını atan kişilere tepki göstermiştir. Hedef asla türban veya başörtüsü değildir. Kimsenin eğitim hakkı engellenmeye çalışılmamıştır.

Kaldı ki, medyaya yansıyan görüntülerdeki başörtülü bayanlar, ODTÜ öğrencisi bile değildir, üniversite kampüsüne girmiş, stand açmış ve yurtlarına öğrenci kayıt etmeye çalışan sivillerdir.

Buna rağmen basında olay, “ODTÜ’de başörtülü öğrencilere saldırı” ana başlığı altında servis edilmektedir, ki bu etik değildir. Bu çarpıtma, çok tehlikeli bir oyun olup, çok yanlış ve de çok ayıptır. Masum insanları hedef göstermek ve linç etmek insafsızlıktır. Gaye, halkı galeyana getirmek ve niyetleri gizlemektir. Başka amaçlar da var elbet, gezi parkı ve otoyol direnişlerindeki ODTÜ kurumsal tavrı ve protestosuna misilleme gibi...

Normalde başka üniversitelerde giriş kapılarında öğrenci kimliği gösteremeyen, yani öğrenci olmayan kampüse dahi giremezken, ODTÜ’de benim gibi isteyen, görevlilere bir kimlik ibraz ederek içeri elini kolunu sallayarak rahatça girebilmekte ve hizmet alabilmektedir. Özgürlük ruhuna sahip ODTÜ’nün kapılarını ve hizmetlerini sivil halka açmasının karşılığı olarak takdir görmesi gerekirken, yalan ve iftiralarla cezalandırılması düşündürücüdür.

Öğrencisi olmadığınız üniversitenin kampüsü içinde, kendi özel yurt ve evleriniz için hem stand açacaksınız, hem de o üniversitenin yurtlarını karalayacaksınız ve öğrencilerini kötüleyeceksiniz, ahlaksızlıkla suçlayacaksınız, alay edeceksiniz, şeref ve gururlarıyla oynayacaksınız, ardından öğrenci velilerini telefonlarla arayıp yalan yanlış bilgilerle akıllarını bulandıracaksınız, çocuklarına kuşku uyandırtacaksınız, sonra da birileri kalkıp, bu yapılanın yanlış olduğunu demokratik bir tepkiyle dile getirince de, “vay efendim başörtüsüne saldırdılar“ diyerek olayı çarpıtacaksınız...

İşte bu olmaz... İnsanlığa sığmaz... Hiç bir kitapta yazmaz...

Bilin ki; onurlu insanlar yalan ve hakarete müsamaha göstermez...

Başörtüsü, bir zırh gibi kullanılamaz ve kirli emellere alet edilemez...

Başörtüsü kimseyi azize yapmayacağı gibi, kimseden de üstün kılmaz...