Ölüm döşeğine uzanmış Azrail ile haşir-neşir olan birisi; “Keşke tam olsaydı, keşke uzun olsaydı, keşke yeni olsaydı” şeklinde mırıldanır, akabinde emanetini teslim eder ölüm meleğine!

Vefat edenin ağzından malum cümlelerin döküldüğüne şahit olan bir başkası ise, günün birinde rüyasında vefat eden kişiyi görür, kendisine söz konusu cümleleri ne diye kurduğunu sorar…
Vefat eden kişi ise şu manidar cevabı verir:
“Bir zamanlar çarşı-pazarda gezinirken, dilencinin biri benden sadaka istemiş, az vermiştim. (keşke tam verseydim).
Bir başka zaman çarşıda ama (gözleri görmeyen) birisine rastlamış, elinden tutmuş yolun karşı tarafına götürmüştüm. (keşke yol uzun olsaydı).  
Yine bir gün evimin çalınan kapısını açınca, karşımda soğuktan tir tir titreyen yabancı birisini görmüştüm. Adam benden giysi isteyince içeri dönmüş, eski bir giysimi getirmiş kendisine vermiştim. (keşke yeni verseydim).  
Azrail canımı almaya geldiğinde ise yaptığım iyiliklerin karşılığında şahsıma cennette tahsis edilen harika bir mekân gösterilmişti…
Öylesine hayran kalmıştım ki… Kendi kendime, ‘Keşke tam olsaydı, keşke uzun olsaydı, keşke yeni olsaydı’ diye mırıldanmıştım…
İnanıyorum ki keşkeler olmasaydı, cennette daha farklı, daha harika mekânlar bahşedilirdi…”
Tıpkı hikâyede olduğu gibi, dünyada yapılan hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağına inanıyoruz…  
Zerre kadar kötülük yapan da, zerre kadar iyilik yapan da mutlaka uhrevi âlemde karşılığını bulacaktır.
O bakımdan akıllı insanlar ahretin tarlası olan şu evrende, yaşamları boyunca ebedi âleme yatırım yapmak için didinendir.
Kış’ın dondurucu soğuğuna, yaz’ın kavurucu sıcağına rağmen kaldırımlara oturmuş el açıp dilenenleri asla hor görmemeliyiz.
Gücümüz nispetinde, imkânlarımız dâhilinde yardımcı olmalıyız…
Toplumsal alanlarda zaman zaman bazı kişiler tarafından dilencilerin nasıl hor ve hakir görüldüğüne, azarlandığına, hakkında ileri-geri konuşulduğuna hep şahit oluyoruz…
Bunu yapmakla aslında büyük bir yanlışa duçar oluyoruz. Yarın bizim de onların durumuna düşmeyeceğimiz ne malum?
Öyle ya; düşmez kalkmaz biri varsa; o da Cenab-ı Allah’tır!..
Şairin, “Şu üç günlük dünyada bir gün sende göçersin, kefenin cebi yok ki serveti götüresin” cümlesini dimağımızın bir köşesine yerleştirmeyi, her dakika, hatta her salise hatırlamayı yeğlemekte yarar var bence. 
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
 Bilal KARADAĞ