İnsanın canı acımaya görsün, her şeyi farklı bir gözle, farklı bir bakışla, farklı bir yorumlama ve anlayışla bakıveriyor. Herkes ektiğini biçer, farklı bir şeyin hasadını yapamaz asla!

*

İnsanoğlu bir tuhaf ya!

Sigara içer, kanser olur, şaşırıp, “Allah Allah!!” der.

Aşırı trans yağlar tüketir, damarlar tıkanır, şaşırıp “yapma ya!!” der.

Hep kızgın, sinirli, asabi olur, kalp krizi geçirir, şaşırıp “vay b!!”e der.

Hayatı boyunca acımasız ve stres altında, depresyonda felç olur, şaşırır “hadi ya!” der.

Demek ki insanoğlu her şeye bir kılıf bulabiliyor, bir şekilde sıyrılmasını biliyor.

İnsan işte, neylersin!

*

Unutma:

Neden şükretmezsin ki rabbine, çekmezsin bir hu,

Derya denizde de olsan, nasibin bir damla su.

Bilesin.

*

Size bir fıkra anlatayım:

Yaşlı kadın köyün küçükbaş hayvanlarının çobanlığını yapar. Dağlar ve ormanlık tehlikelerle doludur. Köylüler, "yeter artık, sen çobanlığı bırak, hırlısı var, hırsızı var, vahşi hayvanı var, ne olur ne olmaz,  başına bir iş gelir Alimallah!" derler. Derler demesine de yaşlı kadının verdiği cevap, herkesi bir an da susturur ve tuz-buz eder. "Ne olacak ki,  dört ayaklı vahşi hayvan gelirse davar, iki ayaklı vahşi hırsız gelirse ben varım, varma bunun başka bir zorluğu ve sıkıntısı..." 

*

Yıllar var ki kaybolurum ve şuh bakışlarında,

Yakıp kavrulur bedenim o can yakışlarında,

Kömür, katran karası o şimşek çakışlarında,

Gel artık bitir yar, bu özlem ve hasretleri mi?

*

Hani bazen çok güzel bir rüya görüyorsunuz, bir türlü bitmesin istersiniz ya! Hah, işte öyle! Ne yazık ki, her güzel rüyanın sonunu görmeden muhakkak uyanıyorsunuz. Gözlerinizi kapatıp, tekrar uyumak ve aynı rüyaya kaldığı yerden devam etmek ya da yeniden görmek istersiniz; ama bir türlü olmaz. İşte hep iyi olmak, iyilik görmek, iyiyi yapmak adına aynı modda olmak gerek ve doğrusu bu ne güzeldir.

*

Çevremizde bazı insanlar var ki, insan olup olmadıklarından şüpheleniyorsun. Öyle ki sevsen de olmuyor, dövsen de olmuyor, sövsen de olmuyor, hele hele övsen hiç ama hiç olmuyor. Peki, ne yapmak gerekiyor?

*

Siz,  hiç yolda yürürken; sözde akıllı telefon kullanan birinin  -hele de bir bayansa- sosyal paylaşım sitelerinde gezineyim derken fark edemediği trafik levhasına çarpanını gördünüz mü? Bir de, "acaba bakan var mı?" diyerek etrafına bakındığını ve kimsenin bakmadığını görünce de kendi kendine gülerek, yoluna devam ettiğine şahit oldunuz mu? Baş belası akıllı telefonlar!!!! Hani, insanın " ağrı-sızı var mı?" diyesi geliyor; ama...

*

Bazen girdiğin ortamlarda gül kokar, bazen... kokar. Acaba nasıl baktığına ve neyi gördüğüne mi bağlı?

*

Bir yerde okumuştum. Bazı insanlar için, "çöp kamyonu" yakıştırması yapılıyordu. Gerçekten bazı insanlar çöp kamyonu gibiler.

Çöp kamyonları, çöplerini ancak çöp alanlarına bırakıyorlar. Orada ise, çöplükten başka bir şey bulunmaz. Ancak kokusu, etrafı rahatsız eder.

*

Şimdi İran’ın söylemlerine ve yaptıklarına bakıyorum da; bir zamanlar Doktor ve Hemşire getirip, Sağlık gibi bir kurumda, bu memlekette çalıştıracaklardı. Vallahi bunlar gelseydi, herhalde ümüğümüzü ve  nesebimizi kuruturlardı.

*

Bir insan, nasıl olur da kendi sırlarını düşmanına verir ve ülkesini şikâyet eder. Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Hâlbuki bu gemide hepimiz yaşıyoruz. Yazık!!!

Kerim BAYDAK

[email protected]