İnsanlar, yaşına, başına, iş, mevki ve makamına bakmadan öyle söz ve eylemlerde bulunuyorlar ki, anlam vermekte zorlanıyoruz. Kişisel menfaatler uğruna en sevilen dostunu bile harcamaktan çekinmiyor.

“Benim yerim sağlam olsun, ben gözde olayım, herkes beni bilsin, tanısın…” diyerek, birçok günahsız, saf, temiz, sağlam ve dürüst insanların kişilikleriyle, iştigal ettiği işleriyle izansızca ve pervasızca uğraşıyorlar. Göz diktikleri yerlere gelebilmek için, birçok insanı ahlaksızca, menfaatleri uğruna yerinden ederek, morallarını bozuyor,  sinsice kurulu düzenlerini bozmaktan geri kalmıyor ve bundan adice bir zevk alıyorlar.

***

Ortalık toz duman,

Zemin çok yağlı ve kaygan,

Değerlendirmeler noksan,

Beyanlar, beklentiler yetersiz,

Suçlu ve suçlamalar kırıla gidiyor.

Edep, adap ve etik kaybolmuş,

Ses, seda yok, etraf sus-pus olmuş,

Her şey flu!..

***

Hak, hukuk, adalet, doğruluk gibi melekeler; bazı insanlar fazla da önem arz etmiyor. Dostluk, kardeşlik naraları eskidendi. Şimdilerde bazıları birbirlerini kötüler oldu, bazıları birbirinin ayağını kaydırmaya başladı, bazıları saman altından su yürütmeye başladı. Dişiyle tırnağıyla bin bir cefa çekerek geldiği yerlerdeki insanlar huzursuz, rahatsız edilmeye çalışılıyor. Yavaş yavaş insanlığı bitirmeye çabalıyorlar. İnsan olanlara şahitlik edince; “Allah (CC) sonumuzu hayreylesin” demekten kendini alamıyor.

Bariz bazı hadiseler gelişiyor ki; insan insanlığından utanıyor. Tabi yüzü olmayan, ar damarı çatlayanlar, yalaka, çirkef meydanlarında fink atan cengâverler hariç. Bu tür ahlaksız düşünceye sahip olan edepsizler; çok çıkarcı olmuş, kimseye güvenmez olmuşlar, en yakınını bile sırtından vuracak kadar egosuna esir olmuşlar.

Elbet herkes kendini biliyor.

Herkes payına düşeni alacaktır şüphesiz.

***

Düşüncelerim yorgun argın,

Duygularım kırgın,

Rüzgârlar önüne katmış,

Darmadağın!..

***

Kim ne yaptığını, kime nasıl davrandığını çok iyi bilip; ama devekuşu gibi başını kuma sokarak, oralı olmasalar da... Yalnız unuttukları bir şey var. Hâkim-i Mutlak’ın da bir adaleti var. Hesapların üzerinde de bir hesap var. Bazıları kurdukları tuzaklarda kendileri düşeceklerdir.

Bu kadar da olmaz ki!

Bu kadar da ahlaksız teklif, tınmazlık, yüzsüzlük, egoistlik, vurdumduymazlık, olmaz ki!

Disiplinli, çalışkan, idealizmini bünyesinde barındıran insanlar iyice azaldı. Olanların da bir şekilde önleri kesilerek, başarıların önüne engeller çıkarılarak tökezletilmeye çalışılıyor.

***

Değerlendirmeler olumsuz olunca,

Beklentiler değişir,

Umutlar dağılır,

Çözümler zorlaşır,

Kim, kimi suçlar,

Zorlaşır dünya ve yaşam!

***

İnsan sormadan edemiyor. Ne oldu da bu kadar çok şey yapıp da hala dürüst, namuslu ve mütevazı kalmayı becerebilen insanlardan; hiçbir şey yapmayıp sürekli böbürlenen, ellerindeki maddiyata önem veren, en yakınındakini alaşağı etmenin şeytanî düşüncesine sahip insan güruhlarına geçiş yaptık?

Kimse kimseyi kabullenmiyor, söz ve eylemleriyle insanlara havadan bakmalar, üstün görmeler, üstünlük taslamalar, burnunun dikine hareketlenmeler, her şeyi ben bilirim havasına olmayı meziyet sananlar yüzünden her geçen gün sorunlar olmakta ve kangrenleşmektedir.

Tüketim toplumu olarak her şeyi nasıl tüketiyorsak; saygıyı, görgüyü, hakkı, hukuku ve daha birçok değerleri hoyratça tüketiyoruz.

Kerim BAYDAK

[email protected]