Yıldırım, yaptığı basın açıklamasında; hükümetin 2020 yılı için yüzde 3,5 + 3, 2021 yılı için de yüzde 3 + 2,5 teklifinin kabul edilemez olduğunu, pazarlık süreci tıkanmışsa tek yolun masayı derhal terk ederek bir daha oturmamak ve tüm çalışanların katılımıyla eylemlilik sürecini başlatmak olduğunu söyledi.

Yıldırım, Memur-Sen'in buna yanaşmayacağını ve bu nedenle toplu sözleşme sürecinin memurlar açısından bittiğini vurgulayarak, yetkili sendikaların toplu sözleşme adına çalıştığı belirtilen komisyonlarda günlerdir iktidar ve üst düzey bürokratlarla aralarında top gezdirerek memurları oyaladıklarını kaydetti.

Yıldırım, şöyle devam etti:

"Hükümetin teklifini açıklamasından 4 gün önce, üstelik kurban bayramın ikinci günü, aynı iktidarın aynı bakanı kamu işçilerine;  2019 yılı için brüt ücreti 3bin 500 TL’nin altında olanların ücretlerine  yapılan 150 TL’lik seyyanen artış ile birlikte yüzde 17,5,  diğer kamu işçilerinin ücretlerinde yüzde 12,32 artışa imza atmıştır.2019 yılında memurlara yapılan artış ise yüzde 10,1’dir. 
Kamu işçileri 2019'un ilk yarısı için yüzde 3 refah  payı alırken memurlar refah payı almamıştır.
Bu şartlar altında devletin 'olmazsa olmazı' olan memurlara 2020 yılı için yüzde 3,5 + 3, 2021 yılı için de yüzde 3 + 2,5 teklifi kabul edilemez.
Bizim için toplu sözleşme görüşmeleri bitmiştir. Bundan sonrası Memur-Sen'i memur gözünde mazur gösterebilmek için makyaj hileleri ile oyalanmaktır.
'Yeni bir teklif bekliyoruz. Bu teklifi yok sayıyoruz' açıklaması ise, arsız bir 'yetmez ama evet' tavrıdır. .

-İLK DÜĞME YANLIŞ İLİKLENDİ

Toplu sözleşmelerin başlamasından 1 hafta önce sendikaların tekliflerini alan hükümet, 1 Ağustos’ta masaya kendi teklifi ile gelmediğinde toplu sözleşme masası terk edilmeliydi. 

2019 mali yılı bütçesini TBMM’den 11 günde geçiren bir Hükümete  4 adet yüzdelik rakam için 15 gün ek süre verilmemeliydi. Toplu sözleşme sürecinin  dörtte üçü harcanmamalıydı.

Yetkili sendikalar; 1 Ağustos'ta kasıtlı olarak masaya hazırlıksız gelen hükümete 15 günlük süre vererek süreci peşkeş çekmemeliydi. Hükümetin teklif vereceği toplantıda, Memur-Sen'in hala 'madde madde sunum' yapması ortada danışıklı dövüş olduğu kuşkusunu güçlendirmektedir. Memur-Sen bilerek ve isteyerek toplu sözleşmenin kapsamı dışında top gezdirmiş, 652 maddelik taleplerle süreci tıkamıştır."

-MEMUR-SEN'E SORUYORUZ:

Yıldırım, "652 madde yeni mi çıktı?. 652 sorun birikirken, tüm hizmet kollarında yetkili olmanıza rağmen 'siz' neredeydiniz? Nasıl oluyor da, Cumhurbaşkanı ile, bakanlarla, bürokratlarla her gün kol kola resim çektirirken, sayıları 652'ye varan ve  çözümü çok basit konuları bugüne kadar çözmediniz ve pişkince toplu pazarlık masasına sunabildiniz? Bugüne kadar aklınız neredeydi? 
Bu sadece kapsam dışına çıkmak  değil,  güreş minderinin dışına kaçmak değil midir?"ifadelerini kullandı.


-"HISIMLIK PARA ETMEDİ"

İktidarla hısımlığın işe yaramadığının altını çize Yıldırım, "İktidarla hısımlık 'diş kirası' bile etmemiştir.Bu sonu yaratanlar utanmalıdırlar.15 gün ara verilmesinden beri süre gelen sessizliğin hayra alamet olmadığını ve tehlike sinyalleri verdiğini, kapalı kapılar ardında kirli ve gizli görüşmelerden kaygı duyduğumuzu ifade ettik. 2002 yılından beri aynı oyun oynanıyor. Sadece oyuncular değişiyor. Yetkili sendikalar hükümetler karşısında başarılı olmak için değil, 17 yıldır ders ve ibret almamakta aynı kararlılığı sürdürüyor. Kamu görevlileri her defasında peşkeş çekiliyor. BASK olarak yetkili sendikaları defalarca uyardık.Sesimizi ve uyarılarımızı Mısır'daki sağır sultana duyurduk, ancak yetkili sendikalara duyuramadık."dedi.

-"MEMURLAR ÖRGÜTLÜ İHANETİN HESABINI SORCAKTIR"

Yetkili sendikaların ve iktidarların, 17 yıldır milyonlarca memurun gözünün içine baka baka aynı filmi tekrar tekrar izlettirdiklerini, aynı oyunu oynattıklarını ifade eden Yıldırım, açıklamasını şöyle sonlandırdı:

"Merak ediyor ve soruyoruz; iyileştirmeden vaz mı geçildi, yoksa masaya oturanların çıkarları çoktan iyileştirildi mi? Refah payına gerek mi kalmadı, yoksa refah içinde yüzenler çalışanların mağduriyetini mi umursamadı? 
Açlık ve yoksulluk sınırı açıklamalarınız birer hikayeden mi ibaretti? Dayanışma aidatı altında memurları haraca bağlayamadığınız için ikramiye hakkından vaz mı geçtiniz?. Vergi dilimi adaletsizliği, refah payı kandırmaca mıydı?.Ya taban aylığa seyyanen artış?.Ya 3600, yardımcı hizmetler sınıfının kaldırılması, emekli aylıklarındaki düşüş.Sayamadığımız onlarca talebiniz ve medya karşısında saydıklarınız birer yalan mıydı?.15 gün boyunca komisyonlarda bunları konuşmadı iseniz ne konuştunuz?.Memurların içine düştüğü acıklı ve hazin durumun sorumlusu siyasi  ve yandaş sendikacılıktır. Artık; örgütlü gücün siyasi partilere peşkeş çekilmesinin bedelini herkesin ödemek zorunda kaldığının, yeterince sıkıntı çekildiğinin anlaşılma zamanı gelmiş olmalıdır.Memurlar örgütlü ihanetin hesabını soracaktır.”

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha