Kürt sorununun çözümü noktasında ne zaman önemli bir adım atılsa, provaktif eylemler ivedilikle sahneye konuluyor.
Her eylemin neticesinde, hem Mehmetçiğimizin, hem de dağdaki eşkıyanın zavallı anneleri kan ağlıyor.
Barışa yönelik atılan her adımın bedeli ağır oluyor. Barış dili, yerini şiddet diline terk ediyor.
Ocaklara kor ateş düşüyor, annelerin ciğeri paralanıyor, feryadı figanlar arş-ı alaya yükseliyor.
Anadolu kan ağlarken, ebeveynlerin ciğeri parçalanırken, bazı vampir kılıklılar bir yandan timsah gözyaşı döküyor, diğer yandan kaos ortamını fırsat bilerek türlü emellerin peşinden koşuyor.
Son Dağlıca eyleminde bir kez daha bildik senaryoların nüksettiğini rahatlıkla görebilmekteyiz.
Başbakan Erdoğan’ın, Kürt sorununun çözümü için öteden beri çaba harcadığı bilinmektedir.
Geçtiğimiz günlerde ise, CHP Lideri Kılıçdaroğlu “Çorbada tuzum olsun” düşüncesiyle Başbakanın kapısını çaldı.
Diğer taraftan Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana; “Başbakan bu işi çözebilir” kabilinde cümleler telaffuz ederek, görünürde olumlu bir adım attı.
Keza, Başbakan Yardımcısı Arınç, “Sorunu mecliste çözelim” dedi.
Malum söylemlerden sonra artık müspet bir sonuca varılır düşüncesi hâsıl oldu ve kamuoyu sevinmeye başladı.
Kürt sorununun çözümlenmesi bakımından yavaş yavaş adımlar atılmaya başlamıştı ki; tam da bu sırada Dağlıca karakoluna saldırı haberi olumlu gelişmeleri sabote etmeye yetti.
Barış dilinin iyiden iyiye konuşuluyor olduğu bu zamanda, terör eylemlerinin yeniden vuku bulması tesadüf olamaz.
Üstelik bu tür durumlar ilk kez yaşanmıyor; geçmişte de barışa yönelik atılan her olumlu adımın neticesinde, vampirlerin nasıl atağa geçtiği henüz hafızalardan silinmedi.
Açıkçası, ülkemizin üzerinde emelleri bulunan küresel ve bölgesel güçler var. PKK ise söz konusu güçlerin bir nevi eli tetikli elemanları konumundadır.
Kürtlerin hakkını savunmak için dağa çıktıklarını iddia edenler, niyetinde samimi olsalardı, bugün Dağlıca konuşulmayacaktı…
Yıllardır Kürt sorunu ile PKK sorununu aynı kefeye koyanlar ise, herhalde bu saatten sonra oturup yeniden düşünürler.
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…