CHP’nin Adıyaman il teşkilatı, 10 Ağustos Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirirken;  seçimlerin eşit koşullarda yapılmadığına vurgu yapmış.

Onlara göre partilerinin başarısızlığının ana nedeni; eşit olmayan koşullarda bir seçim yapılmış, Başbakan Erdoğan seçimlerde devleti arkasına alarak yarışa katılmış…

Ekmelettin İhsanoğlu’ndan medet umarken,  Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olduklarını her nedense hesap edemiyorlar…

Yeterince tanınmayan bir adayı sırf eski İslam Örgütü Genel Sekreteri diye sahaya sürmek, seçmenlerin bu kimlik için ve dini hassasiyetleri nedeniyle teveccüh göstereceğini düşünmek, birçok gerçeğe fransız kalmaktır…

Her şeyden önemlisi; CHP’nin duruşu topluma güven vermiyor:

İktidar olduğun dönemlerde halkın ibadethanelerini kapatacaksın…

Ezanı Türkçeye çevireceksin…

Tesettürlüleri söylem ve eylemleriyle ötekileştireceksin…

Buna rağmen sırf dindarlardan oy alasın diye inançlı bir aileden gelen İhsanoğlu’nu aday göstereceksin öylemi?  

Adama demezler mi “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?”

Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse; CHP şu sıralar kimlik bunalımı yaşıyor, dik bir duruş sergileyemiyor, ikide bir yalpa yapıyor…

Ulusalcımıdır, milliyetçimidir, emekçimidir, halkçımıdır, yoksa bulduğu farklı adaylarla aradan sıyrılmayı hedefleyen fırsatçımıdır?

Tam olarak ne olduğu anlaşılmıyor!..

Toplumun gözünde belirginsizleştiği için kan kaybediyor, bu vesileyle bir türlü iktidarın kapısını aralayamıyor.

10 Ağustos seçimlerini kaybetmesinin en büyük nedenlerinden birisi budur. 

Ayrıca Muharrem İnce’nin “çatı adayını partimden değil, televizyon ekranlarından öğrendim” babındaki söylemlerinden anlıyoruz ki; parti içinde istişareye önem verilmiyor, tamamen diktatör bir anlayış hakim…

Hatırlanacağı üzere; Kılıçdaroğlu, ihsanoğlu’nun adını açıklarken, parti içindeki ulusalcı kanat serzenişte bulunmuştu: 

“İhsanoğlu’nu istemiyoruz” demişlerdi, tınlayan olmamıştı. “Farklı bir aday çıkartacağız” demişlerdi, birileri tarafından bastırıldıkları anlaşıldı.

Bütün bu gerçekler ortadayken, özeleştiri yapmadan seçimlerin eşit şartlarda yapılmadığını söylemek pek mantıklı gelmiyor…

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…

 

 

           Bilal KARADAĞ

[email protected]