Eski Samsat’ın evleri kerpiçtendi. Sokakları daracık, yolları çamur, insanları yoksuldu.
            Ama Eski Samsat sıcaktı. Eski Samsat vatandı. Her birey bir mozaiğin bir rengiydi. Bunların her birinin birleşmesi ile Samsat oluşuyordu…
            Yüzlerce, hatta binlerce yıllık bir geçmişin sonu idi Atatürk Barajı. Bir dönemin kapanması kadar yeni bir dönemin de başlangıcı olacaktı…
            Şaka gibi geliyordu Samsatlılara…
            İnanılacak gibi değildi…
            Hiç olur muydu öyle öyle şey…
            Hadi bizler taşınırdık, devletimizin menfaatine kendimizi feda eder pılımızı pırtımızı toplar çeker giderdik buralardan. İyi de, atalarımızın kemiklerini ne yapardık. Çocukluğumuzu, gençliğimizi, sevdalarımızı, kültürümüzü, komşuluklarımızı, dostluklarımızı ne yapacaktık…
            ***
            Haber ulaştı Samsat’a; Baraj kapakları kapanmış, aşağıdan su toplanmaya başlamıştı. Daha buralara suyun kavuşmasına çok var dedik…
            Azgın akan Fırat durgunlaşmış, hatta tersten akıyor dediler; görmemezlikten geldik…
            Aşağı mahalleyi su bastı, yukarı mahalleye taşındılar…
            Bekledik ki su geri çekilsin, evlerimize geri dönelim. İstedik ki, bunların hepsi bir rüya olsun…
            Olmadı… Bu gerçek rüya olmadı…
            Tarih boyunca yılda birkaç can alan Fırat, iyice azdı, doyumsuzlaştı ve bütün Samsat’ı yuttu.
            Kerpiç evlerini, mağrur kalesini, yüzlerce yıl ezan okunan minaresini, körebe oynadığımız meydanı, hayatı tanıdığımız okulumuzu, atalarımızın mezarlarını, ne var, ne yok bütün Samsat’ı yuttu zalim Fırat…
            ***
            Elimize para sıkıştırdılar, çocuklar gibi sevindik önceleri. Hayatımızda görmediğimiz miktarda paralardı bunlar.
            Kimimiz güzel arabalar aldık bu paralarla. Kimimiz ev aldık. Kimimiz en lüks meyhanelerde sabahladık beyaz tenli, boyalı kadınlarla. Kimimiz evlendik bu paralarla, arttıysa bir kez daha evlendik…
            Çok azımız iyi değerlendirdik muhacir olmanın bedeli olan bu paraları ama çoğumuz har vurup harman savurduk, çabuk tükettik, ortada kaldık sonunda…
            Sonuçta evsiz, yurtsuz, vatansız kaldık…
            ***
            Bize acıdı Devletimiz. Elimizden aldıkları kerpiçten evler yerine beton evler yapıldı. Samsat’ımızın adının yaşatılması bizlere mutluluk vermişti.
            Geniş caddeleri olan, temiz kamu binaları olan, parkları bahçeleri olan bir ilçe yapıldı bizlere…
            Kocaman sulama kanalları, şehirdekiler gibi tekel depoları, okullar, camiler yapıldı…
            Ama olmadı. Ne yaptılarsa da burası Samsat olmadı…
            İsmi Samsat olsa da bizim rüyalarımızda gördüğümüz, çocukluğumuzu yaşadığımız Samsat olmadı burası.
            Orada ömrünün birkaç yılını yaşayan her bir Samsatlı burası ile barışamadı.
            Adeta burayı sevmeyi ihanet bildik. İsmi Samsat olan bu beton yığını bize yurt olmadı…
            Olmadı… Olmadı…
 
Fahrettin Çelik