Akıl denen meleke, insanoğlu için çok büyük bir sermayedir.

İnsan bu sermayeden zarar ettiği zaman, dünyası kararır, per perişan olur, hayvanlarla aynı kategoriye girer.
İnsanlar gibi hayvanların da akılları vardır.
Ancak, insanları hayvanlardan ayıran çeşitli özellikler vardır.
Düşünme, idrak etme, yorumlama, yaşama ve olaylara bakış açısı ile diğer canlılardan tamamen ayrılmaktadır.
Sayılan özellikler, hayvanlarda bulunmadığı için, günlük yaşamaktadırlar.
Bir çok konuda, iç güdüleriyle karar verebilmektedirler.
 Olaylara bakış açıları, yorumları, ileriyi düşünmeleri olmadıkları için, duygusuzca, düşüncesizce hareket etmekteler.
 İçgüdüleriyle hareket ederek, vahşi ve acımasız olmaktadırlar.
Bize bahşettiği ve bizi diğer canlılardan ayıran böyle özelliklerimizden dolayı Rabb’imize şükür ve hamd etmeliyiz.
Bizi farklı kılan bu özelliklerimizin kıymetini bilmeliyiz.
Yoksa diğer canlılardan ne farkımız kalır ki?
 Verdiklerinden dolayı rabbimize şükür etmediğimiz sürece, hayvanların durumuna düşmez miyiz?
Hem yaptıklarıyla, konuştuklarıyla, davranışlarıyla hayvanlardan daha aşağı derecelere düşen insan kılığında olan hayvanlar yok mudur?
Ne dersiniz?
Hiç düşündünüz mü?
 
**
Azmin ve kararlılığın elinden hiçbir şey kurtulamaz.
Sonu ölümle sonuçlansa dahi, menzile, hedefe varmak söz konusu olunca; var gücüyle, her şeyini feda etmeye hazırdır.
İnsanın hedefleri olmalı.
İnsan kendine hedefler belirlemeli.
Belirlediği hedeflere ulaşma yolunda, mümkün olan olumlu her şeyi yapmalıdır.
 Yapmalıdır ki rahata ve huzura erebilsin.
Hedefe varma yolunda, mutsuzluğa, ümitsizliğe ve umutsuzluğa, asla; ama asla düşülmemelidir.
 Sabır ve sebat ettikçe, aşılamayacak dağ, geçilemeyecek çöl, ulaşılamayacak hedef, çözülemeyecek sorun ve sıkıntı olamaz.
Yeter ki  insan azimli olsun ve cesareti kırılmasın.
Siz de azim ve cesaretinizi asla kaybetmeyin.
 Nihai hedefe varmak için, var olan umudunuzu yitirmeyip, çaba ve gayretinizi arttırmaya çalışın.
 
Kerim BAYDAK