Önümüzdeki 12 Haziran’da gerçekleşecek olan milletvekili genel seçimleri münasebetiyle, doğal olarak kamuoyunda yoğun bir hareketlilik var.
Tabiri caiz ise, meclise girmek amacıyla asillerden vekâlet almaya niyetlenenlerin harman zamanıdır; 12 Haziran tarihi.
Aday adayların tümü “Acaba bu harmandan ne kadar yararlanabilirim”in hesabını-kitabını yapmaya koyuldular.
Adayların belirlenmesi amacıyla oluşan uzun soluklu süreçte, elbette belli kıstasların aşılması gerekiyor.
Bilindiği üzere sürecin ilk aşamasında; yerelde temayül yoklamaları var.
Dolayısıyla, geçtiğimiz hafta Pazar günü Adıyaman’da, Ak Parti’nin temayül yoklaması yoğun bir katılımla gerçekleşti.
Sandıkların açılmasıyla birlikte hangi aday adayın kaç oy aldığı ve kaçıncı sırada yer aldığı genel merkezden önce yereldeki kamuoyu tarafından bilindi.
Söz konusu gelişmeye demokrasi gözlüğüyle bakıldığında, sandıkların yerelde açılmış olması fevkalade olumlu bir durum.
Ancak çok iyi biliyoruz ki, temayül yoklamaları; aday belirleme sürecinde aşılması gereken birçok kriterin ilk aşaması olduğu için fazlada önemli değil.
Nedenine gelince; temayül sıralamasında ilk beşe girenler, adayların listesi belirginleştiğinde belki sıralamaya bile girmeyebilirler.
Temayülün kesin ve somut bir yanı olmaması münasebetiyle, sandıkların parti genel merkezine varmadan yerelde açılmış olması; Ak Parti’yi yıpratabilir.
Örneğin; temayülde ilk sıralarda yer alan isimler, aday olamadıklarını anladıkları andan itibaren çevresindekilerle birlikte partiye küserek, köşelerine çekilebilirler. Hatta ayrılmaları bile söz konusu olabilir.
Malum olumsuzlukların yaşanmaması bakımından sandıkların açılmadan parti genel merkezine gönderilmesi en akılcı yöntem olurdu.
Zaten geçmişe doğru yolculuk yaptığımızda da, sürecin bu şekilde işlendiğini görmekteyiz.
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
Bilal KARADAĞ