Ulubey, açıklamasında, Doç. Dr. Bahriye Üçok'un 6 Ekim 1990 günü evine gönderilen bir bombalı paketle hayata veda ettiği  anımsatarak, "İlahiyat Fakültesinde cübbe giyen ilk kadın akademisyen Türk aydınlanmasının öncülerindendi."dedi.

"Düşünceleri asla yok edilmeyecek"

Atatürk devrimlerinin İslamla çelişmediği ıspatına bir ömür adadığının altını çizen Ulubey, şunları ifade etti:

"Aydınlanma yolunda hayatını hiçe sayarak yobazlar tarafından evine gönderilen bir bombayla imha edildi. Fakat düşünceleri asla yok edilmeyecek olan Doç. Dr. Sn. Bahriye Üçok ve daha niceleri...Bahriye Üçok derslerinde ve yazılarında İslâm dininin hurafelerden, yalanlardan, tarikatlardan kurtulmasını savunur; bunun için uğraşır, bu yolda kitaplar yazardı. Yurt içinde, yurt dışında seminerlere katılırdı. İyi bir araştırmacı, iyi bir bilim insanıydı."

"Dinci ve bölücü örgütlerin hedefi olmuştu"

Ulubey, Doç Dr. Sn. Bahriye Üçok'un bugün bir kez daha ne kadar haklı olduğunun görüldüğünü vurgulayarak, "Cemaatlerin, tarikatların ülkeyi içten içe nasıl sarmaladığı ve getirdiği nokta ortadadır. Ve bu tehlike halen devam ediyor. O' nun  bu yazdıkları, söyledikleri din tüccarlarının işine gelmezdi ve kendisi bu nedenle dinci ve bölücü örgütlerin hedefi olmuştu. Tehditler alıyordu. O bu tehditlere aldırmadan ülkesinin aydınlanma yolunda uğraş vermeye devam ediyordu."dedi.

Sağ ve sol görüşlü öğrenciler arasındaki sokak çatışmalarında nice gençlerin hayatını kaybettiğine değinen Ulubey,  Elfin Tataroğlu'nun "Aydınlanma Yolunda Bir Ömür Bahriye" isimli kitabından alıntıyla devam etti:

"Kimileri hakkında açılan davalarda yargılanıyor, kimileri hapis yatıyor, kimileri ise eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kalıyor  Ya da okuldan atılıyorlardı. Akademisyenler ise bu gelişmeler karşısında çaresizlik içindeydiler. Bahriye ile Ankara Hukuk Fakültesinde hoca olan eşi Coşkun mücadelenin tam ortamındaydılar. Ama  Bahriye bir çözüm bulma konusunda çok telaşlı ve istekliydi, eşine sürekli yakınıyordu;"Bir çare bulmalıyız Coşkun...Bunlar bizim çocuklarımız gibiler. Ama bize düşman gözüyle bakıyorlar. Radyo'dan sürekli çağrıda bulunuyorum, sokaklar çözüm değil, okula gelmemek , boykot çözüm değil diyorum. Ama ne çare! Sonra kendime kızıyorum; koskoca hükümet, partililer sakinleştirememiş gençleri...Ben mi başaracağım?! Bu eli kolu bağlılık öldürecek beni...
1971 yılında ise dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından kontenjan senatörü olarak meclise girmişti. 1984 yılında da milletvekili olmuştu."

"Aydınlanma yolunda yaktığınız bu meşale asla sönmeyecek"

Ulubey, "Muammer Aksoy,  Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı'nında ortak özellikleri Atatürk Cumhuriyeti'nin yılmaz savunucuları , gericiliğe karşı laiklik  ilkesinin savunucuları olmasıydı.Doç. Dr. Bahriye Üçok'u, 6 Ekim 1990 günü evine gönderilen bombalı paketin elinde patlaması sonucu kaybettik. Sn. Bahriye Üçok ve daha nice aydınlar yobazların bombalarına, kör kurşunlarına kurban gittiler.Işıklar içinde uyusunlar. Aydınlanma yolunda yaktığınız bu meşale asla sönmeyecek."dedi.

Kaynak : PHA
Kaynak: pha