“Herkes için adalet ve herkes için özgürlük istiyoruz”

Başkan Alataş, parti binasında gerçekleştirilen basın açıklamasında, Türkiye’de hapishanelerde tutuklu ve hükümlülerin hak ve yükümlülüklerinin yasa ile belirlenmesine rağmen, baskı ve hak ihlallerin çok ağır sonuçlar doğurduğunu dile getirdi.

Türkiye hapishanelerinde çeşitli tarihlerde, çeşitli gerekçeler ile çok sayıda açlık grevi eylemi yaşandığını ifade eden Alataş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bazılarının sonuçları da tutuklular ve toplum açısından son derece ağır olmuştur. Açlık grevleri nedeniyle bazı tutuklular yaşamını yitirmiş, bir kısmı da ömür boyu sürecek sakatlıklar ile karşılaşmıştır. Oysa tutuklu ve hükümlülerin hak ve yükümlülükleri yasa ile belirlenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve imzaladığımız Uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan avukat-müvekkil görüşme hakkının, her zaman ve her koşulda eşit ve ayrımsız bir şekilde her mahpusa tanınması gerekmektedir. Bu kapsamda açlık grevinde bulunan tüm mahpusların yaşamlarının daha fazla tehlikeye girmemesi  bu ayrımcı uygulamadan vazgeçilmesi için Adalet Bakanlığına acil çağrıda bulunuyoruz.

Adalet Bakanı Sayın  Abdülhamit Gül “İmralı’daki tutukluların aileleriyle avukatlarıyla görüşmesinde yasal hiçbir engel yoktur. “ açıklamasını tüm basına ve kamuoyuna yapmıştır. Sayın bakanı sözünün arkasında durmaya davet ediyoruz.”

“Tecrit politikasına karşı açlık grevleri 76 gündür devam etmektedir”

“Tecrit işkence suçudur, evrensel hukukun, anayasanın askıya alınmasıdır” diyen Alataş,  “AK Parti iktidarının tecrit uygulamasıyla ‘işkence yasağını’ çiğnediği ve bu konuda sistematik bir şekilde suç işlediğini başta CPT olmak üzere çeşitli uluslararası kurumlar tarafından belgelenmiş ve defalarca Türkiye hükümetinin bu işkenceden ve suçtan vazgeçmesi çağrıları yapılmıştır. Ancak AK Parti bu çağrılara uymadığı gibi, İmralı’da uyguladığı tecridi bugün bir yönetim biçimi haline getirmiş ve sistematik olarak bütün Türkiye’de uygulamaya koymuştur. Yani istisna genelleşmiş ve sistematikleşmiştir. Biliyoruz ki tecrit, iktidarın  soygun, talan ve sömürüye yaslanan yönetim biçimini hayata geçirmek için başvurduğu bir yöntemdir.

2013-2015 yılları arasında İmralı’da başlayan kısıtlı çözüm ve müzakere süreci bile ülkenin baharı yaşamasına ve bu baharın coğrafyada bir iklim haline dönüşeceği yönünde umutlar yeşermesine yetmiştir. İşte tecrit politikası, halklar ve toplum nefes almasın, savaş politikaları altında ezilsin diye yeniden ve yeniden hayata geçirilen bir uygulamanın adıdır.”dedi.

“1500 dolayında ağır hasta tutuklu adeta ölüme terk edilmiştir”

Açlık grevindeki tutukluların bir yandan kendi haklarını savunurken, aynı zamanda Türkiye’nin otoriter ve baskıcı bir yönetime teslim olmasına karşı itirazda bulunduklarını kaydeden Alataş, sözlerini şöyle tamamladı:

“İktidar İmranlı’da ki tecrit ve güvenlik politikasını tüm Türkiye’ye yaymıştır. Cezaevlerinde ki baskı ve hak ihlalleri hat safhadadır 1500 dolayında ağır hasta tutuklu adeta ölüme terk edilmiştir. Çıplak arama dahil tutuklulara yönelik her türlü insanlık dışı uygulamalarla karşı karşıya olan tutsaklar bedenlerini açlığa yatırarak tüm toplumu ülkedeki otoriter yönetime karşı demokratik tepki vermeye çağrıda bulunmaktadırlar.

HDP Adıyaman İl Örgütü olarak bizlerde insanlık dışı olan bu uygulamalara sessiz kalmayacağımızı ve tüm insanların içeride dışarıda her türlü baskıya karşı demokratik tepkilerini dile getirmeleri için çağrı da bulunuyoruz. Duyarsızlığın iktidarın saldırganlığına ortak olmak anlamına geldiğinin farkındayız. O yüzden tutsakların dile getirdiği taleplerin tamamını sahipleniyoruz, ‘talepleri taleplerimizdir’ diyoruz. Çok geç olmadan, can kayıplarını yaşamamak için toplumsal muhalefet güçleri olarak harekete geçmek zorunda olduğumuzun altını çizmek istiyoruz.”

Kaynak : PHA
Haberin Videosu :
Kaynak: pha