Hep yaşlıların sakal bıraktığı bilinir.

Ama şimdilerde sanki her şey tersine dönmüş görünüyor.

Yaş aranmaksızın sakal bırakanlar çoğunlukta.

İlla da tok sakal, kirli sakal!!

(Sakal bırakan bazı genç arkadaşlar kusura bakmasın.)

Genç yaşta bu sakal bırakmalar neyin nesi, akıl erdiremiyorsun!

Peygamber sünneti dersen değil.

Zaten adam namaz kılmıyor ki sünnetini yerine getirsin.

Gelenek derseniz de, hiç değil.

Zirveye ulaşmış insanların, Sanatçı, bilim adamı, feylesof falan filan kendilerini elit göstermeleri derseniz, sanmıyorum.

Acaba “Moda mı?” demek istiyorum; ama tipine bakıyorsunuz, modayı takip edecek yapıda birisi değil.

“Tarz mı, imaj mı!” diyecek olsak; adamın cebince simit parası yok, nasıl tarz yapsın, imaj ortaya çıkarsın ki?

 Entelektüel ve karizmatik biri deseniz, adam daha sahip olduklarının nerede olduğunu bile bilmiyor, evin yolunu zor buluyor.

Bunlardan hiçbiri değil de, o halde sebebi nedir?

Sakal bırakmakla yapılmak istenen veya arzulanan nedir?

Belki en başta, yüzü daha yuvarlak göstermek diyebilirsiniz.

Olabilir, neden olmasın!

Ya da daha yakışıklı olunduğu da düşünülebilir.

Belki de en önemlisi, gençliğin baş belâsı olan sivilcelerin ya da mevcut sivilce çukurlarından kurtulmak da olabilir.

Bazen sakal bırakmayan yaşlılara; “neden sakal bırakmıyorsunuz?” dediğimde, gülerek yarı şaka, yarı ciddi, “hanım izin vermiyor!” “ torunlarıma yüzüne batıyormuş!” diyorlar.

Hele hanımların iznine tabi olacak bir sakal bırakma, nasıl olur da gençler arasında bu kadar hızla yayılıyor.

Tabi lâtife yapıyorum.

Malum arz-talep meselesi sanırım, sakal bırakma!

Bırakırsınız, bırakmazsınız o sizin ve sevdiklerinizin tercihidir.

Herhangi bir gruba, zümreye, cemaate, örgüte, bilmem neye tabi olmadıktan sonra, o kadar da önemli değil, sakal bırakma, keyfini sürebilirsiniz.

 

Kerim BAYDAK