Ülkemizde hayatının bir döneminde hiç değilse bir kere sabun kullanmayan kimse yoktur sanırım.

“Nereden çıktı şimdi bu” demeyin; sabun hayatımızın önemli gereçlerinden biridir. Altı üstü temizlik malzemesi, “öyle mi,” yo yo başka yönleri de var.

Hayatında etrafında yakın tanıdıkları hariç kimseye hiçbir faydası olmamış insanlar vardır, bilirsiniz.

Bu insanlar sosyal hayatta rol üstlenirken tam anlamıyla saf sabunluğu oynarlar.

Birine yardım mı edilecek, aradan sıvışırlar. Bir muhtaç mı gördüler, hemen yönlerini değiştirirler. Hayırlı bir iş için biri bir istekte mi bulundu, istekte bulunanın vay haline, çünkü cebindeki bir lirayı çıkarıp veresi gelir bizim saf sabuna.

Saf sabun hayatında hiç günah işlememiştir (!) dışarıdan bakınca. Ama gerçek başka…

Bu yüzden saf sabun diyoruz zaten.

O kadar iyi ki, kötülük yapmaktan iyilik yapmaya vakti olmamıştır. Göstermelik (politik) yardımlarda en öndedirler.

Ama gerçekten şahsi yardım ve iyiliğe geldiğinde ortadan toz olurlar.

Sabun, yani yaşanan sıkıntının bir yerinden kayıverir. Hatta sıkıntı çeken insanları aşağılar veya aşağılama fırsatı yoksa bile aşağı görür.

Saf sabun sosyal hayatta tam anlamıyla rol insanıdır. Rol yapma kabiliyeti çok gelişmiştir. Öyle ki tiyatro sanatçıları bile yanında yaya kalırlar.

İyilik meleğidir (!) mübarek.

Ama bir kere çıkarına ters düşmeyesin, canavar yüzünü tüm açıklığıyla sergilemekten çekinmez. Canavar yüzünü sergilerken bile saflığını elden bırakmaz.

Saflık derken akılsızlık anlamını kastetmiyoruz.

Temizlik anlamı, ama saf sabun saflığı temizlikten ziyade, temiz görünmeye ikame etmiştir.

Görüntü yönetmenlerini kıskandıracak derecede görünüşe önem verir. Bulunduğu camianın ağasıdır. Fakat başka ağaların yanında marabalık yapar, çaktırmadan.

Daha doğrusu çaktırmadığını zanneder. Normalde gören gözlerden kaçamazlar; onlar gerçeğin hakiki yüzünü bildiği için saf sabunlara pek itibar etmezler.

Nerelerde görürüz saf sabunları?

Soysal hayatımızın her alanında mutlaka saf sabun vardır. Toplu taşıma aracı olan otobüse mi bindiniz; biletçidir saf sabun! Ya da otobüslerde bir bayana yer verip bayanın başucunda yer vermesinin haklılığını ispatlarcasına bayanı taciz ederken görürüz.

Saf sabun hep haklıdır; hiç haksız olduğu durum olmaz; bu haklılığı muhalefetinden tahakkuk etmez, aksine güçlüden taraf olduğu için kendince hep haklıdır.

Buradan hareketle saf sabunu kaba-saba bir insan zannetmeyiniz; görünüşte oldukça burjuvadır. Top sakallıdır mesela ya da küpeli filan...

Sadece erkek olarak da değerlendirmemeli bunları; sözüm ona genç kızdır veya orta yaşlı pişkin piramit! “Parazit mi dediniz” demeyin parazitten daha ötesi!

Saf sabun mobilyacıdır örneğin; dürüstlük o kadar ilkesi ki bu ilke kendisine hiçbir zaman uygulanamaz! Yani “Sen bana dürüst ol ama benim sana dürüst olmamı bekleme!”

“Niye sen insan değil misin?”

“Ooo ben öyle iyi bir insanım ki, sen benim iyiliğimi mi sorguluyorsun.”

“Bak bak bak mübarek erişecek! Dur hele, sana bir kanat takalım! Uçup gidersin maazallah! Bir daha göremeyiz o ulvi yüzünü!”

 Emlakçidir saf sabun; satıcı ev sahibinin kendisine söylediği fiyatın üzerine evin üçte bir fiyatını koyarak alıcıya pazarlayan. Oysa alıcı emlakçiye zaten komisyon verecektir, ama saf sabun bununla yetinmez karşısındakini muhtaç gördü ya, cinleri cilvelenir.

Ellerini öyle ovuşturur ki, mimiklerinden saf sabunluğunu anlayamadıysanız vay halinize!

Hele bir de ülkemize özgü meşhur “hacı baba” tipindeyse tamam, dünyanın en dürüst adamı, size öyle babacan davranır ki, ama evin fiyatında (kiralama veya satın almada) dediği fiyattan kuruş aşağı inmez!

Tavırları da size bir ev satıyor tavrı değildir, size dünyayı bağışlamış da haberiniz yok yahu!

Bu “hacı baba” veya “hacı abi”ler tam anlamıyla saf sabundur. Örnekleri çoğaltabilirsiniz...

Peki, saf sabunları vicdan terazisinin hangi kefesine koymalı?

İşin açığı kefeye bile fazla gelir; sabun özelliğinden dolayı kayar gider...

Bir de sizi dürüst olmanızdan dolayı saflıkla (akılsızlıkla) suçlamazlar mı?

İşte o zaman zurnanın zırt dediği yere gelirsiniz!

Saf sabunlar, vicdani olarak bağlı oldukları bir şeraiti olmadığı için yanardöner özellikleriyle çok insanın canını yakmışlardır.

Hiç çekinmeden, yüreklerinde sızı duymadan...

Önerimiz bu saf sabunlarla ellerinizi yıkamanızdır.

Sakın vicdanınıza götürmeyin, o kutsal mekânı kirletirler.

Sadece elerinizi yıkayın. Aynen şöyle; “para nedir ki, insanın elinin kiri” ironisindeki gibi...

Sosyal hayatımızı saf sabunlardan temizlediğimiz oranda sağlıklı bir topluma kavuşma oranımızda artacaktır.

Gelin hep birlikte ellerimizi yıkayalım!!!

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…