Aşağıdaki görüşler Türkiye’deki Milliyetçilerin ve Ülkücülerin tamamının görüşü değildir. Elbette bunların büyük bir ekseriyeti dinine son derece bağlı, Kuran’a ve Peygambere imanda asla şek ve şüphede bulunmayan kimselerdir. Ama sonuçta kavmiyetçiliğin insanı nerelere kadar götürdüğüne de bir işarettir. Anlayan için…

Nihal Atsız, oğlu Yağmur'a yazdığı söylenen vasiyetnamede, etnik olarak Türk olmayan herkesi düşman olarak tanımlanıyordu: 
Yağmur oğlum! Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol... Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır. Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Rumenler yeni düşmanlarımızdır. Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarınki düşmanlarımızdır. Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içerdeki düşmanlarımızdır. Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı. Tanrı yardımcın olsun.”
Böylesine koyu bir Türk ırkçısı olan Atsız, Kürtlere de tahmin edilebileceği gibi ırkçı bir husumetle yaklaştı.
Nihal Atsız ve onun yolundan giden Milliyetçilerin İslam düşmanlığı yaptıkları, Şamanizm’i övdükleri, İslamiyet’in Türklere Milliyetçiliği unutturduğu, Şamanizm’in asimile edildiğini te’lifatlarında ve bildirilerinde açıkça görmek mümkündür.
Nitekim Nihal Atsız Ötüken Dergisindeki bir makalesinde Hz. Muhammed (SAS) hakkında çok çirkin iddialarda bulunmakta, Kur’an hakkında çirkin ifadeler kullanmaktadır. 
Atsız’a göre İslam kardeşliğini savunmak millete ihanettir. Yine bu ve bunun gibi düşünen kişilere göre (Cumhuriyeti kuranların düşünceleridir.) insanlar eşit değildir.  Hak ve hukuk bakımından da eşitlik olamaz. 
Atsız’a göre İslamiyet’i Türkler yüceltmiştir. İslamiyet Türkleri yüceltmemiştir. Aynı kişi insanın Âdem ve Havva’dan türediğine de inanmaz.  Dolayısı ile Kur’an’a ve Peygambere inanmadığını da açıkça belli eder. Ona göre Türk Milletini Tanrıkut Mete yaratmıştır. Tarihin en büyük katliamcısı, işgal ettiği yerlerde hiçbir canlı bırakmayıp hepsini öldüren, taş üstünde taş bırakmayan biri olarak nam salmış Cengiz Han da ona göre cennetmekândır.  Hızını alamayan Nihal atsız nihayet imansızlığını şu şekilde açıklar:
“Kur’an (Haşa) Muhammed’in talimatıdır. Bunun birçok delili vardır. Bir tanesi birçok yerinde aya, güneşe, fecre, atların köpüren ağızlarına yemin ve and verilmesidir.” gibi insanı dinden çıkaran çok sözler etmektedir. 
Ayrıca yine devletçi ve bu uğurda canlarını vermekten çekinmeyen (!) Cumhuriyetin yılmaz savunucuları 7 Kasım 1975 tarihli Burdur Ülkü Ocakları Bülteninin 4. Sayısında Cumhuriyetin 52. Yılı münasebeti ile yaptıkları yayında:
“Türkiye problemlerini …. Her şeyin üstünde Atatürk’ün işaret ettiği akılcı ve bilimsel yoldan bulmaya mecburdur. Bunun dışındaki her reçete Türkiye’mizin düşmanlarının tertibidir.
Kimdir bu düşmanlar? Komünistler, kapitalistler…. Siyasi ümmetçi, şeriatçılardır.” diyerek bunlar arasında Filistin mücahitlerini de en azılı düşmanlarımız arasında saymaktadırlar.