Şikâyet ettiğimiz her şeyin başında güven gelir.
Güven bunalımına düşmek, başımıza çok işler açar.
Etrafınıza bir bakın,
İkili ilişkilerde, güven bunalımı yaşamayan yok gibidir.
Anne-baba, arkadaş, akraba, dost, kardeş, sevgili…
Artık aklınıza kim gelirse…
Derdi olmayan, canı yanmayan, kızmayan yok gibidir.
*
Sayılmayacak derecede çok söylemlerde bulunuruz.
Kızarız, kızdırırız…
Söveriz, sövdürürüz…
Dedikodu eder, etmeye sebep oluruz.
Bunlar hayatın içerisinde nefes alıp veren biz canlılara ait söylemler…
Şikâyetler, yakınmalar, çözüme kavuşmasını istediğimiz, beklediğimiz şeyler...
Daha neler, neler…
Bence derin bir nefes alıp, bu nefes için dahi olsa, oturup şükredelim.
Yaşadıklarımız, hayat tecrübelerimiz…
Olaylar karşısında davranış ve davranımlarımız, hepsi birbirinden farklı olabilir.
Olması da gayet normal!
Birbirimizden farklıyız.
*
Olaylara bakış açımız, yaşadıklarımız, bize sunulanlar…
Fırsatlar, talep ve beklentiler, davranış ve davranımlarımız…
İnanç, umut ve güven…
İşte bütün mesele bunları yerli yerince hayatına uygulamaktır.
Gerisi kendiliğinden gelecektir.
Yoksa ömür, akan su misali geçiyor.
İsteseniz de, istemeseniz de…
Keşkeler ve pişmanlıklar fayda etmez, bilesiniz!
 
Kerim BAYDAK