Sonuna yaklaştığımız 2020 yılı Mart ayının başından beri dünyada ve ülkemizde “baş konu” haline gelen bir bulaşıcı hastalık olan Kovid-19 veya diğer adıyla Koronavirüs’le ilgili her gün televizyonlarda ve yazılı basında söylene söylene hepimiz adeta birer diplomasız profesör(!) olduk…

Salgının durdurulması için devletlerce ilk günden bu yana tedbirler alınmış olsa da dünyada tam bir başarının sağlanamadığı maalesef acı bir gerçek… Ulusal düzeyde bir harekette başarı sağlanabilmesi için her şeyi devletten beklemek hatalı olduğu kadar her şeyi vatandaştan beklemek te hatalı olur. Çünkü başarı kolektiftir.

Devlet adamları gibi her gün kamuoyu önünde bulunanlar, sıradan vatandaş nezdinde birer rol model sayılır. “Maske takın” diyerek kendisi takmayan veya maskesiz vatandaşlarla çektirdiği resimleri yayınlayan veya yayınlatan devlet ve siyaset adamlarının “maske takın” söylemi havada kalır. İz tutsa da yer tutmaz. Bu konuda, göreve ilk başladığında oturduğu makam masasının sağ tarafına koyduğu maskesini, “maskemi resim için anlık çıkardım.” mesajı olarak algıladığım şair valimiz Mahmut Çuhadar’ın bu davranışı ile sonraki günlerinde maskesiz hiçbir resminin yayınlanmamasını, ilaveten bulaş riskine sebebiyet verilmemesi için alışılagelmiş protokol bayramlaşma töreni yapmamasını da önemser ve takdir ederim.

Bununla birlikte devlet vatandaşlara, “Kurban Bayramı ziyaretlerine gitmeyin” derken valimizin bayram günlerinde kurum amirlerine yaptığı resmi ziyaretlerin “bayramlaşma ziyareti” olarak yayınlanması veya yayınlatılmasının konjonktüre uygun düşmediğini de belirtmek isterim. Maalesef ADYÜ’de ve bazı ilçe kaymakamlıklarında düzenlenen “bayramlaşma törenleri” gibi…

Bu yaygın bulaşıcı hastalık döneminde belediye başkanımız Süleyman Kılınç ile yardımcısı Şerif Ayaz’ın, asıl mesleklerinin “hekim” olmasını ilimiz açısından şans olarak görürüm. Ki, salgının ilk günlerinde hemen parkların kapatılması ve yollarda ilaçlama yapılması gibi uygulamaların ülkeye model olduklarını gördüm ve sevindim. Ancak sonrasında, şakayla karışık halkı virüsten korkutmak amacıyla bilboardlarda yerel ağızla, “Gelom ha!” ve benzeri deyimlere yer vermesini ise yadırgadım. Nitekim sonraları günde 100-150 evin karantinaya alınması, işin şakaya alınacak tarafı olmadığını ve olmayacağını gösterdi. Toplum sağlığı, örneğin Kent Park’ın tanıtımından daha önemli olduğuna göre naçizane tavsiyem 2021 yılı sonuna kadar billboardlarda yayınlayacağı resimlerinin mutlaka maskeli olması, ayrıca hastane ortamındaki Kovid hastalarının durumunu yansıtan, kırmızı ışıkta beklerken bile rastlayıp görenin anlamını anında kavrayıp zihnine yerleştirebileceği endişelendirici, uyarıcı resim ve sloganlara yer vermesi…

Vaka sayıları gittikçe azalmaya başlamış ise de kesinlikle zafer sarhoşluğuna girmeden sürecin sonuna kadar ilk günkü ısrar ve kararlılığın devam ettirilmesi ve tam doksan yıl önce çıkarılan kanunundaki Hıfzısıhha kelimesi bile zor söylenip anlaşıldığından günümüzdeki dille İl Sağlık Koruma Kurulunca alınmış tedbirlere ek olarak;

--Camilerde tek kullanımlık seccade(tanesi 50 kuruş civarı) ile HES kodu uygulaması,

--Berber ve kuaförlerde yine tek kullanımlık önlük kullanılması, zorunlu olarak filyasyon defteri tutulması ve 15 günde bir PCR testlerinin yapılması,

--Özellikle işçi servisleri ile toplu ulaşım araçlarında ayakta yolcu aldırılmaması,

--Karantinaya alınan şahıs ve adres bilgilerinin ilgili muhtar ile site ve apartman yönetimine bildirilmesi ve bu konutların uygun yerlerine “Burada Kovid-19 karantinası uygulanmaktadır.” benzeri bilgilendirme levhası asılması,

--Kahraman şehitlerimizin cenazeleri dâhil vefat sebebi Kovid olsun olmasın cenaze definlerinde müteveffanın birinci derecede yakınları dışında tabutunun yalnızca özel görevlilere taşıttırılması ve defnettirilmesi,

--Maskelerin çıkarılmasına sebebiyet verilmemesi amacıyla konulan sigara içme yasağının hedefine varması için, yasaklanmış alanların yerinde afişlerle ilan edilmesi,

--Harıkçı, Gölbaşı, 1 No.lu Sağlık Ocağı, 9 Eylül Caddeleri gibi yoğunluklu caddelerde yayaların yalnızca sağ kaldırımda yürümelerinin sağlanması ve buralarda afişlerle ilan edilmesi,

--Vergi dairesi müdürlüğü ile belediyeye ödenecek vergilerin internet üzerinden ödenmesi konusunda vatandaşlara tavsiyede bulunulması.

Ayrıca valimiz tarafından;

Bu gibi tedbirlerin denetiminde görevlendirilmek üzere kamu kurumları personelinin %5’e yakın kısmından 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 8.maddesine göre geçici görevlendirme ile Denetleme Ekipleri oluşturulmalı,

Mahkemelere dava açma işleminin bile vatandaşın oturduğu yerde e-devlet’ten yapılmasına ve bütün kamu kurumlarına, “istek, görüş öneri, ihbar, şikâyet, bilgi edinme hakkı ve teşekkür” konularında CİMER üzerinden başvurulmasına imkân tanındığı günümüzde İçişleri Bakanlığımıza bağlı kurumlar dâhil vatandaşlarca elden verilen dilekçeler için her kurum içerisinde ilgili amire yetki devri yapılarak vatandaşların kat-kat, oda-oda dolaşıp rutin havale işlemini yaptırma eziyetinden(bu uygulama eğer halen devam ediyor ise), dolayısıyla bulaş riskinin artırılmasından kurtarılmalıdır. Aynı tedbir belediyelerde de alınmalıdır.

“Nefse ağır gelen hakka hayırlıdır” sözünden hareketle sivil vatandaşlar olarak ise yapmamız gereken; vicdanımıza öğrenci, nefsimize öğretmen olmak, bulaşı azaltmak ve toplum sağlığını korumak amacıyla mecburen özgürlüğümüze getirilen kısıtlamalardan kurtulmak istiyorsak Ankara İl Emniyet Müdürlüğü binasında yazılı olduğu üzere Atatürk’ün, “Herkesin polisi kendi vicdanıdır.” sözünü unutmamak ve devletin emir ve tavsiyelerine uymaktır.

Aksi halde adeta her gün; ilimizde bin kişiye ev hapsi uygulaması, ülkemizde ise bir uçak düşmeye devam eder!

Ve üstüne üstlük sağlık sistemimiz de çöker!

Ekonomimiz de…

Mustafa Işıldak 30.12.2020

[email protected] 0532-422 95 28