Memleket olarak çok zor günler yaşıyoruz. O kadar çok acı, o kadar çok hüzün ve o kadar çok hikâye var ki…

Her şeye rağmen hayat devam ediyor ve geride kalanlar da hayatlarını sürdürmek zorundalar.

Biliyorum henüz taze acılarımız var, henüz sarılmayı bekleyen sağalmamış yaralarımız, belki de dinmesi gereken öfkemiz var… Bunların hepsi için de sabır ve zamana ihtiyacımız var.

Yaşadığımız travma gereği hassas ve kırılgan, hatta tükenmiş bir ruh halinde olabiliriz…

Gördüklerimizden duyduklarımızdan ve okuduklarımızdan çabuk etkilenme, hemen inanma ve tepki geliştirme duygusallığında olabiliriz. Doğru-yanlış ayırımı yapma imkânımız veya isabetimiz olmayabilir hatta bazen gerek duymayız.

Yaşadıklarımızın sonucu olarak özellikle insanlara karşı hayal kırıklığı ve umutsuzluk içerisinde olabiliriz.

Rabbim yar ve yardımcımız olsun…

Bu günlerde, her zamankinden çok birbirimize destek olmaya, yaralarımızı sarmaya, acılarımızı paylaşmaya muhtacız. Dayanışma içerisinde, paylaşarak, halleşerek, destek olarak bu günleri geride bırakmak zorundayız…

Hem birlik ve beraberliğimizin gereği hem toplumsal dayanışmamızın gereği hem de kendi huzur ve sağlığımızın selameti olarak, her duyduğumuza, her okuduğumuza, her gördüğümüze hemen inanmamamız gerekiyor. Bilmeden kırıcı, incitici davranabilir, çok sert sözler söyleyebiliriz. Hak etmeyenlere yanlış ve telafisi çok zor ifadeler kullanabiliriz.

Bu süreçte hatalı olan ve yanlış yapan kişiler, bürokrat ve siyasiler olabilir. Beceriksiz ve ehliyetsiz kişiler yüzünden birçok sıkıntılar yaşanmış olabilir. Bunları eleştirmek ve bunlara makul tepki geliştirmek kadar normal bir şey olamaz.

Doğruları, doğru bir şekilde dile getirmek, eleştiri ve öneri geliştirmek elbette olması gereken ve ihtiyacımız olan şeylerdendir. Tabi bunların dikkat alınması ve değerlendirilmesi de çok önemlidir.

Bazen yaşanan acıların tesiriyle sert ve kırıcı beyanlar olabilir. Hoş görmemiz gerekiyor. Ama bazen de art niyetli, kaos ve kışkırtma amaçlı paylaşım ve söylemler olabiliyor. Bunlara dikkat etmemiz ve prim vermememiz gerekiyor.

Milletimizin selameti ve devletimizin bekası bizler için çok önemli. Ne, toplumda oluşturulmak istenen kaosa, ne devletimizi aciz ve zayıf gösterebilecek hal ve hareketlere tahammülümüz olmamalı.

Her şeye rağmen, özellikle ilk iki gün yaşanan yoksunluk ve çaresizliklere rağmen devletimiz en kısa zamanda ulaşmaya çalışmış, imkanlarını seferber etmiştir. Allah milletimize ve devletimize zeval vermesin.

Bu süreçte hatası ve yanlışı olanların yaptıklarının hesabını en kısa zamanda vermeleri hepimizin talebi ve beklentisidir.

Bugüne kadar sağ olsun birçok arkadaşımız ve kurum temsilcileri şehrimizin geleceğine, planlamasına, yeniden inşa ve ihyasına dair görüşler öne sürdüler. Değerli fikirlerini paylaştılar. İsabetli olup olmamasından ziyade samimi düşünceler önemli.

Sorunumuz ortak olduğu için çözüme de herkes ortak olmalı. Yöneticilerimiz olaya bu anlayışla yaklaşmalı ve kayda değer her fikre değer vermeli.

Bu konuda daha geniş görüşlerimizi önümüzdeki günlerde paylaşacağız inşallah.

Memleketimize geçmiş olsun diyorum. Rabbim bir daha yaşatmasın.

Daha güzel, daha yaşanabilir bir şehir için hem kalbi hem kavli hem de fiili dualarda buluşalım…

Kalın sağlıcakla.