Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlar ki; "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır."

         Haksızlık, işkencesiz bir zulüm gibidir. Kötülüklerin son bulması  ancak ve yalnız adaletin sağlanmasıyla olur. Adil olmamak en büyük günahlardan birisidir. Haksızlık yaparak başkalarını zor durumda bırakmak ve insanları mağdur edip mazlum duruma düşürmek Allah katında af edilmesi mümkün olmayan suçlardandır.

         İnsanlar bulundukları durum ve konum itibari ile gücü nispetinde eliyle, diliyle veya kalbiyle haksızlıklara karşı asla suskun kalmamalıdır. Aksi taktirde haksızlık yapan kadar seyirci kalanlarda işlenen günaha ortak olurlar.

         Ayrıca Hz. Ali (r.a.) der ki ; "Haksızlıklara karşı boyun eğerseniz, hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz."   

         İslam dünyasında akan kana üzülmeyen, öldürülen masum çocukların acısını yüreğinde hissetmeyen, açlıktan ölen çocuklara seyirci kalan ve varlığı olduğu halde muhtaçlara yardım elini uzatmayan kişiler dilsiz şeytandır.  

         Hak sahibi olanların hakkı gasp edilirken seyirci kalanlar, yoksul ve fakir insanları görmezlikten gelenler, güçlüye boyun eğip yapılan zulme sessiz kalan kişiler dilsiz şeytandır.

         Dini, dili, ırkı, mezhebi ne olursa olsun Bir kişinin canına, inancına, yaşam biçimine, malına, namusuna, onuruna ve şerefine; sözle, gözle, eliyle veya kalbiyle kasteden kişiler dilsiz şeytandır.

         Hangi dine mensup olursa olsun haksızlığa, zulme uğrayan bir insan için vicdanı sızlamayan kişiler dilsiz şeytandır.

         Zulümdara sen zalimsin demeyen, adaletin ve haklının yanında yer almayan kişilerde dilsiz şeytandır.

         Bu gün haklılık, haksızlığın altında bas bas bağırıyor. Bir arkadaşımıza, dostumuza birileri tarafından haksızlık yapıldığında, biz seyirci kalıp susuyoruz, canını sıkma bir şey olmaz falan deyip teselli ediyoruz. Bir zaman sonra aynı şey bizim başımıza geliyor, arkadaşlarımıza, dostlarımıza niye sustunuz diye sitem ediyoruz. 

  Sonuç olarak; Bu dünyada haksızlıklar karşısında dilsiz duran, Ahrette de mutlaka dilsiz olacaktır.   

Fadlı DOĞAN / Araştırmacı Yazar