Ulubey, yaptığı yazılı açıklamada,  kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren yasal düzenleme 1934 yılında  Anayasa ve seçim Kanunu’nda değişiklik  yapılması sonucu gerçekleştiğini kaydetti.

Yapılan yasa değişikliği ile kadınların ilk kez oy kullanmasının ve aday olabilmesinin önünün açıldığını belirten Ulubey, şöyle devam etti:

"Cumhuriyet'in getirdiği devrimler sayesinde kadının toplumdaki yeri  büyük önem kazandı,  böylece Ulu  Önder  Mustafa Kemal Atatürk, kadınlara bir çok  Avrupa ülkesinden daha önce bu demokratik hakkın verilmesini sağlamıştır. Örneğin; Türkiye, Fransa ve İtalya'dan 11, Romanya'dan 12, Bulgaristan'dan 13, Belçika'dan 14, İsviçre'den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştı. Durum böyleyken, aradan geçen onca yıla rağmen bugün hala kadına şiddetin, ölümün,  tecavüzün, istismarın nasıl önlenmesi gerektiğini konuşuyoruz."

-"İSTATİKSEL VERİLER ORTADAYKEN NEDEN KADINLARIMIZI KORUYAMIYORUZ"

Kadınların  hedef alındığını vurgulayan Ulubey, "Namus deniliyor kadın öldürülüyor. Töre deniliyor, kadın öldürülüyor. Yoksulluk kadını vuruyor,  kadın bir cenderede.  Bakın istatistiksel veriler ortadayken neden kadınlarımızı koruyamıyoruz?. Türkiye'de 2016'da 304, 2017'de 353, 2018'de 280 kadının cinayete kurban gitti. Bu yıl ise maalesef geçen yılın biraz üzerindeyiz diyen bir siyasi anlayış iflas etmiştir. 2019 yılı kadın cinayeti sayısı 299  hatta bu rakam daha dün, evinin önünde öldürülen henüz hayatının baharında olan 20 yaşında bir üniversite öğrencisi Ceren Özdemir ile 300'ü buldu. Ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyorum." İfadelerini kullandı.

-"TÜRKİYE'DE, KADIN CİNAYETİNİN SALDIRININ OLMADIĞI TEK GÜN YOK NEREDEYSE"

Ulubey, kadın cinayetlerinin ülkenin en büyük ve acilen önüne geçilmesi gereken sorunlarından biri olduğuna işaret etti.

Bu sorunun ciddi anlamda masaya yatırılmadığı sürece Cerenler'in ne ilk ne de son kurban olacağının altını çizen Fatma Ulubey, şunları ifade etti:

"Türkiye'de kadın cinayetinin yaşanmadığı, kadına saldırının olmadığı tek gün yok neredeyse. Anneler küçücük çocukların gözleri önünde, çığlıklarına aldırılmadan hunharca katlediliyor. 1934 yılından bu yana bir yol kat edememişiz çok acı bir tablo ve bu hepimizin sorumluluğu ve  özelliklede siyasi mercilerin. Siyasi partiler daha çok  kadınlara  hitap etmeli, bu konuda gerekirse pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Her alanda iletişim kurmalı ve ihtiyaç odaklı hareket etmelidirler. Dolayısıyla ülkemiz siyasetinde kadın-erkek  eşitliğini daha fazla sağlama yolunda  atılması  gerken önemli adımlardan   birinin, kadınların siyasete  aktif katılımı  sağlanmalıdır.

Unutulmamalıdır ki, bir toplumun başarıya  ulaşmasının  ve yükselmesinin ancak   kadınların  sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta aktif rol almasıyla mümkündür. Bunu herkes bilmelidir, kadınlarımızın  siyaset ve yönetim kademelerindeki temsil oranlarının yükselmesi ülkemize güç katacaktır. Biz kadınlar, şiddet, yoksulluk, işsizlik, çaresizlik, umutsuzluk, yalnızlık sarmalında sıkıştırılmak istemiyoruz. 'ölmek istemiyoruz' çığlığı atmak zorunda kalmadığımız bir dünya ve hak istiyoruz."

Kadın Örgütlerinin istişarelerle ortak hareket etmesini savunan Siyasetçi- Gazeteci Yazar Fatma Ulubey, "Kadınlarımızı korumak için ivedilikle,  kadın sığınma evlerinin sayısı hızla artırılmalı, insan hakları odaklı politikalar hayata geçirilmeli, cezalar caydırıcı olmalı, insan yetiştirme düzenimiz gözden geçirilmelidir. Toplumun değer yargıları gözden geçirilmeli, bu konuda başta siyaset kurumu, sivil toplum örgütleri,  kadın örgütleri istişarelerle ortak hareket edilmelidir.  Biz kadınlar Meclis'te daha çok temsil hakkı istiyoruz. Mücadele etmenin bilinciyle tüm kadınlarımızın  Seçme  ve Seçilme Gününü kutlarım." dedi.

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha