Ey ölümlü fani nefsim!..

Elbette bir gün nefesin kesilecek. Hem de hiç ummadığın bir anda, hiç beklemediğin bir yerde…

İşte o zaman umutların tükenecek, dünyan kararacak, göz kapakların hiç açılmamak üzere kapanacak, ağlaşanları duyamayacak kadar sağırlaşacaksın.

Kalbinden hiçbir ses gelmeyecek, nabzın etrafındaki “vaveyla”ya inat hiç atmayacak.

O kibirle, gururla, tozları savurduğun ayaklarının mecali kesilecek, nice günahları işlediğin ellerin iki yanında mıhlanmış gibi duracaklar.

O hain gülüşün ile hiç solmayacakmış gibi duran meymenetli yüzün buruşup pörsüyecek ve nuhusetli bir eda ve abus bir çehre ile terk edeceksin o çok sevip uğruna en kıymetli şeylerini tereddütsüz feda ettiğin dünyanı...

            Ey nefsim!..

            Terk edileceksin dostların tarafından, küreklerinden atılan toprağın altında bırakılarak! Ne neslin, ne malın, ne canın, ne rütben, ne de dünyevi dostların hiçbir teselli veremeyecekler sana.

O dem sesler kesilecek, tek renkli dünyana göç edeceksin!

Bağırmak isteyeceksin bağıramayacaksın, pişman olduğunu defalarca haykırmak isteyeceksin, dilin tutulacak.

Geri dönmek isteyeceksin, “bir kez daha!” diyeceksin. Kapıların sımsıkı kapalı olduğunu göreceksin.

Hıçkıra hıçkıra ağlamak isteyeceksin, gözünden tek damla yaş akmadığını göreceksin. Kendi kendine hayıflanıp, beş para kıymeti olmayacak serzenişlerde bulunacaksın. Habire; “sen vardım dedin, yok oldun işte! Sen oldum dedin öldün be işte” diyeceksin!

Ey nefsim!..
            Sen “bildim” dedin unutuldun işte. Gözün varken görmedin, kulağın varken dinlemedin, kalbin varken hissetmedin, aklın varken anlamadın.

Şimdi hepsini kaybettin.

Sana hizmet eden bütün arzuların; artık senin nankörlüğün, kadirşinaslığın, vefasızlığın, emanete hıyanet etmekliğin yüzünden senden şikâyet etmeye başlayacaklar.
            Ey miskin nefsim!..

            En ufak bir menfaatin için, en habis şeytanların ayaklarını öpecek kadar zillete düşüyorsun.

Sonsuz ve hakiki bir menfaat için neden başını secdeye götürmekte tereddüt ediyorsun?

Hangi cesaretle kulluğun izzetini elinin tersiyle itiyorsun?

Karanlık ve cehennem ateşi seni yakmayacağına dair elinde bir senet mi var?

O karacık ve daracık kabre konulmamak için bir taahhüt mü aldın yoksa?

Titre nefsim, titre!

Titre de kendine gel!

Çünkü ölüm gelince titreyemeyeceksin!..

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…  

 

                                                                                                      Bilal KARADAĞ

                                                                                                [email protected]