İnsanlar görsel efektlerle avunmayı sevdiğinden olsa gerek, bilgi dağarcığını genişlemesine izin vermemekte, acımasızca, vicdansızca, aile yapımıza yönelik magazinsel bir başkalaşım içerisine girmektedir.
Magazinsel görünüm, içselde bir kurt misali bizleri yiyip bitirmekte, bizleri başka biri haline getirmekte, çocuklarımız acayipleştirmektedir.
***
Yapılan işte, aranan kişi/kişilikte;
Liyakat mi?
Sadakat mi?
Yoksa hakikat mi?
Hangisi acaba?
***
Artık insanlar arasında, tahakküm, hakaret, seviyesizlik ve argo konuşmalar ayyuka çıktı.
Üslup ve hitabette, kalite diye bir şey kalmadı.
İnsanların özünde, sözünde, davranışında ve yargısında, insanda olması gereken, ölçülerde, değerlere saygı gibi en önemli erdemlerinde; zarafet, estetik ve nezaket diye bir şey kalmamış,
Haliyle insaniyet denen her şey de tükeniyor, kayboluyor.
***
Küçükken babam hep söylerdi de lâfın nereye geldiğini pek anlamazdık. Büyüdük, kendimiz ev almaya karar verdik. Yine babam, “aman ha, dikkatli ol oğlum, ev alma, komşu al” diye bize sürekli bu atasözünü hatırlatırdı. Yine pek umursamadık. Günü geldi, yeni aldığımız eve girdik. Kısa bir süre sonra, ne demek istediğini çok iyi anladık. Anladık, ama iş işten geçmiş oldu. Bir hayvan değil ki, kesip kurtulasın, bir mal değil ki pazarda satıp kurtulasını, kiracı değilsin ki çıkıp başka eve gidesin, zararına satıp başka yer gitmekte olmuyor. Eee, o zaman!.. Bununla yaşamak ve idare etmek zorundasın artık.
***
Apartman hayatı resmen bir dert, bir çile, bir ıstırap…
İnsan sinir hastası oluyor.
Kızarsan olmuyor, seslenmesin hiç olmuyor, bir ortak kullanım alanı bulunuyor.
Tabiri caizse, paranla, malınla rezil oluyorsun, yoruluyorsun, hasta oluyorsun.
Apartmanda gürültü yapmak, çoğu zaman facialara yol açıyor, bazen iş cinayetlere kadar varıyor.
Bir de kaldığınız apartmanda, anlayışsız, laf anlamaz, söz dinlemez bazı ailelere komşu olduysanız, vah halinize?
Atsan atılmaz, satsan satılmaz, vursan, dövsen, kavga etsen hiç olmaz.
Basından, görüntülü medya araçlarından, duyarsız, anlayışsız kişilerin gürültüleri yüzünden,
Silahların çekildiği, cinayetlerin işlendiğine şahit oluyoruz.
Kimi zaman karakolluk olunan durumlarda, ağır bir cezası olmadığından; sadece gürültü yapmanın, kabahatler kanununa göre cüzi bir cezası vardır.
***
Bana sorarsanız gürültü yapmanın, komşusunu rahatsız cezası çok arttırılmalıdır ki caydırıcılığı olsun. Ama nerede?
Eden ettiğiyle, rahatsız olan edindiği sinir haliyle kalıyor..
Şimdi son zamanlarda, konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirler alınıyor.
Gürültü yapanlara ise para cezası uygulanıyor deniliyor, ama peki, evde gürültü yapmanın cezası ne kadardır?
Biliyor musunuz?
***
Hâkim-i Mutlak, insanları dört sıfat üzere yaratmıştır.
Hayvanlara mahsus sıfatlar.
Yırtıcı hayvanlara mahsus sıfatlar.
Meleklere mahsus sıfatlar.
Şeytânlara mahsus sıfatlar.
Çevremizde hayvanlara, yırtıcı hayvanlara mahsus olan sıfatlara sahip insanlar var.
Melekler mahsus olan sıfatlara sahip kimseler var mı bilemiyorum; ama şeytanların pabucunu bile ters giydirebilecek, şeytani sıfatlara sahip olan insanların çok olduğunu hepimiz biliyoruz, görüyoruz ve gözlemliyoruz.
Kerim BAYDAK