Market fiyatlarındaki değişim

Bayraktar, Mayıs ayında markette 18, üreticide 10 üründe fiyat artışı olduğunu, markette 18, üreticide 10 üründe fiyat düşüşü yaşandığını, markette 2, üreticide ise 10 üründe fiyatlarda değişim meydana gelmediğini açıkladı. 

Mayıs ayında market fiyatlarında en fazla fiyat artışının yüzde 31,95 ile havuçta, en fazla fiyat düşüşünün ise yüzde 62,98 ile sivri biberde meydana geldiğini, nohut ve yumurta fiyatında değişim görülmediğini bildiren Bayraktar, şunları söyledi:

“Markette en fazla fiyat artışı yüzde 31,95 ile havuçta görüldü. Havuçtaki fiyat artışını yüzde 14,81 ile patates, yüzde 7,87 ile yeşil soğan, yüzde 7,06 ile zeytinyağı, yüzde 6,14 ile dana eti, yüzde 5,59 ile kuzu eti, yüzde 5,23 ile ıspanak, yüzde 4,40 ile yeşil mercimek takip etti.

Sivri biberdeki yüzde 62,98’lik fiyat düşüşünü yüzde 35,13 ile salatalık, yüzde 26,26 ile kabak, yüzde 23,15 ile domates, yüzde 18,05 ile çilek, yüzde 16,53 ile patlıcan, yüzde 15,25 ile kuru soğan, yüzde 11,54 ile marul, yüzde 10,65 ile kuru üzüm izledi.”

Üretici fiyatlarındaki değişim

Bayraktar, mayıs ayında üretici fiyatlarında elma, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir ve süt fiyatında değişim olmazken, fiyatı en fazla düşen ürünün yüzde 72,31 ile sivri biber olduğunu belirterek, “Sivri biberdeki fiyat düşüşünü yüzde 53,73 ile salatalık, yüzde 46,80 ile kabak, yüzde 43,45 ile patlıcan, yüzde 19,08 ile domates, yüzde 10,53 ile çilek, yüzde 4,76 ile kuru soğan izledi.

Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 94,52 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat artışını yüzde 74,05 ile havuç, yüzde 46 ile maydanoz, yüzde 34,68 ile yeşil soğan, yüzde 26 ile ıspanak, yüzde 10,87 ile dana eti, yüzde 7,22 ile zeytinyağı takip etti.”

Üretici-market fiyat farkı

Üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 305,11 ile karpuzda görüldüğünü belirten Bayraktar, “Fiyat farkı kabakta yüzde 239,85, salatalıkta yüzde 236,44, patlıcanda yüzde 237,75, sütte yüzde 231,14, nohutta yüzde 219,08, kuru soğanda yüzde 215, yeşil soğanda yüzde 200 oldu. Karpuz 4,1 kat, kabak, salatalık ve patlıcan 3,4 kat, süt 3,3 kat, nohut 3,2 kat, kuru soğan 3,1 kat, yeşil soğan, elma ve sivribiber 3 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır. 

Üreticide 1 lira 37 kuruşa satılan karpuz markette 5 lira 55 kuruşa, 1 lira 33 kuruş olan kabak 4 lira 52 kuruşa, 1 lira 18 kuruş olan salatalık 3 lira 97 kuruşa, 1 lira 51 kuruş olan patlıcan 5 lira 10 kuruşa, 2 lira 73 kuruş olan süt 9 lira 4 kuruşa, 4 lira 35 kuruş olan nohut 13 lira 88 kuruşa, 60 kuruş olan kuru soğan 1 lira 89 kuruşa satılmaktadır.” dedi.

Fiyat değişimlerinin nedenleri

Üreticide en fazla fiyat artışının patates ve havuçta görüldüğünü, bu ürünlerin yanı sıra maydanoz, yeşil soğan, ıspanak, dana ve kuzu eti, zeytinyağı, limon gibi ürünlerde fiyat artışları yaşandığını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Patatesteki fiyat artışının nedeni depoda ürün kalmaması ve hasadın yeni başlamasından kaynaklanmaktadır. Fiyat karşılaştırması geçen sezon ürününe göre yapılmıştır. Mayıs ayında Adana ve Hatay illerimizde patates hasadı başlamış, yeni ürün piyasaya girmiştir. Havuçta ise artık sezon sonuna gelinmesi fiyat artışında etkili olmuştur. Maydanoz, yeşil soğan ve ıspanakta havaların ısınması nedeniyle hasat edilen ürün miktarındaki azalma fiyata yansımıştır.

Dana ve kuzu etindeki fiyat artışında yem fiyatlarında yaşanan aşırı yükseliş, piyasada az sayıda kesimlik hayvan olması, pandemi yasaklarının gevşetilmesine bağlı olarak yaz aylarının gelmesiyle birlikte mangal sezonunun açılmasına bağlı olarak artan talep etkili olmuştur. Zeytinyağındaki artış sezon sonunun yaklaşması ve üreticinin elinde ürün kalmamasından kaynaklanmaktadır.
Üreticilerde fiyatı düşen ürünlere baktığımızda sivri biber, salatalık, kabak, patlıcan, domates, çilek, kuru soğan, marulda hasat edilen ürün miktarının arzına bağlı olarak fiyatlar gerilemiştir.”

Üreticilerin sorunları ve beklentileri

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, salgın döneminde de hayat durmasın diye uğraşan, didinen ve gıda arzında kesinti yaşanmasına müsaade etmeyen üreticilerin sorun ve beklentilerini şöyle aktardı:

“Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak hazırlamış olduğumuz ‘Mayıs 2021 Kuraklık Raporu’nu 30 Mayıs 2021 tarihinde kamuoyuna açıkladık. Raporda belirttiğimiz üzere bu yıl sezonun başından itibaren ülke genelinde beklenen yağışların gerçekleşmemesi sonucu 41 ilde kuraklık yaşandı, haziran yağışlarının da yetersiz olması durumunda bu sayı daha da artabilecektir. Bu durum üreticiye zarar verdiği kadar tüketiciyi de olumsuz etkileyecektir.

Bu sezon yaşanan kuraklıkla birlikte gübre, yem, elektrik, tarımsal ilaç fiyatları ve sulama ücretlerinde de artışlar yaşanmış, maliyetlerin artmasına da neden olmuştur. Nitekim son bir yılda, üretici maliyetlerinde önemli etkisi olan üre gübresi yüzde 88, DAP gübresi yüzde 108, besi yemi yüzde 44,1 süt yemi ise yüzde 48,3 oranında artmıştır. Yaşanan kuraklık ve girdi fiyatlarındaki aşırı yükselme üreticileri mağdur etmiştir.  

Yaşanan bu süreç ülkemizin üretmeye ne kadar çok ihtiyacı olduğunu açıkça göstermiştir. Üretim yapılmayan bir karış toprağımız kalmamalıdır. Bu kapsamda atıl durumda bekleyen 2 milyon hektar civarındaki arazilerde yaşanan sorunlar giderilerek ivedilikle tarımsal üretime kazandırılmalıdır.  
Son zamanlarda üreticiler daha kazançlı ve kolay pazarlama imkanı bulabilecekleri düşüncesiyle taban arazilerde yetiştirilmesi uygun olmayan, daha fazla su tüketen, ekolojisinden uzak bazı meyvelere yönelmeye başlamıştır. Üretici gelirlerini artırmaya yönelik arz açığımız olan tek yıllık bitkilere verilen destekler artırılmalıdır.

Türkiye’de suyun yüzde 77’sini kullanan tarım sektöründe basınçlı sulama sistemine geçilmesi için verilen hibe desteği artırılmalı, 1-2 yıl içinde basınçlı sulama sistemine geçmeyen çiftçi kalmamalıdır.
Yaşanan kuraklıktan dolayı pek çok üretici zarar görmüştür. Üreticilerimizin Banka ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizleri silinmeli, anapara uzun vadede yapılandırılmalı, BAĞ-KUR prim borçları devlet tarafından ödenmeli, elektrik ve sulama borçları silinmelidir. Ayrıca dekar başına üreticinin yaptığı maliyetler de dikkate alınarak dekara en az 200 lira kuraklık desteği verilmelidir. 
Hem önerdiğimiz bu destek miktarı hem de talep ettiğimiz bazı ödeme kolaylıkları üreticilerimizi kısmen de olsa rahatlatacaktır. 2021 üretim sezonunda pandeminin getirdiği olumsuzluklara bir de kuraklığın eklenmesi sonucunda üreticimizin bütün hesapları alt üst olmuştur. 

TZOB olarak sahadaki büyük resmi çok yakından görebiliyoruz, üreticilerimizin tarımsal ürünleri üretebilmeleri için ne gibi tedbirlere ihtiyaç duyduklarını odalarımız vasıtasıyla güncel olarak tespit ediyoruz. Örneğin, kuraklığın meydana getirdiği kayıp ve zararları bizzat birinci ağızdan öğreniyoruz. Dolayısıyla, sahadan aldığımız bilgiler ve yıllara dayanan kurumsal birikimimiz ışığında objektif olarak şu gerçeği paylaşmak isterim; eğer üreticilerimizin üretme motivasyonunu istikrarlı şekilde dengede tutacak politikaların uygulanmasında geç kalınırsa sadece tarım ve gıda sektörlerinin değil ulusal güvenliğimizin de bundan olumsuz etkileneceğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum.
Pandemi döneminde marketlerde fiyat artışı olan ürün sayısının daha fazla olduğu görülmektedir. Tüketicilerimizin makul fiyatlardan ürün alabilmesi için market fiyatları yakından takip edilmeli, denetimler artırılmalı, fahiş fiyat artışlarına müsaade edilmemelidir. Bu süreçte tüm kesimler sorumlu davranarak tüketicilerin gıdaya uygun fiyatla erişmesine katkı sağlamalıdır.”

1 Haziran Dünya Süt Günü

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1 Haziran Dünya Süt Günü dolayısıyla da süt sektöründe yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.

“Süt hayvancılık sektörünün lokomotifi”

İnsan sağlığı için çok önemli olan sütün, hayvancılık sektörünün de en önemli lokomotif ürünü olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Bilhassa büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması, ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür.” dedi.

Ülkemizde içme sütü tüketiminin dünya tüketimleri dikkate alındığında düşük kaldığını ifade eden Bayraktar, “Ülkemizde yıllık kişi başı içme sütü tüketimi Ulusal Süt Konseyi tahminlerine göre yaklaşık 41,5 litre olarak belirlenmiştir.” dedi.

“Üreticinin alım gücü sürdürülebilir seviyeye getirilmelidir”

Süt sektörünün en önemli ayağının üretici olduğunu ve üretici refahının da sürdürülebilir seviyelerde tutulması gerektiğini belirten Bayraktar, “Büyük çoğunluğu 1 ile 9 baş denilen küçük ölçekli işletmelerde üretim yapan üreticilerimizin 2020 yılında 55 milyar liranın üzerinde bir süt üretimi gerçekleştirdiği görülmektedir” diyerek şöyle devam etti:

“Bilimsel olarak üretici 1 litre çiğ süt sattığında 1,5 kilo yem alabilirse üretime devam edebilir. Oysa Mayıs 2021 değerlerine baktığımızda paritenin 0,99 olduğu, bununda yeterli olmadığı görülmektedir. Bu konuda gerekli adımlar atılmalı, üreticiye sürdürülebilir gelir sağlanmalı, okul sütü programı yeniden başlatılarak süt ve süt ürünleriyle çeşitlendirilmeli, süt yem paritesi 1,5 seviyesine getirilmeli, hayvancılık destekleri artarak devam etmeli, sürekli artan yem fiyatlarına radikal tedbirler alınmalı, yem piyasasına müdahale edilmelidir. Bu kapsamda yem de “tavan fiyat” uygulanmalı, piyasada yem fiyatları bu seviyenin üstüne çıktığında fiyat farkı üreticiye destek olarak ödenmelidir.”
Süt üreticileri başta olmak üzere herkesin Dünya Süt Günü’nü kutlayan Bayraktar, “Üretenin hak ettiği kazancı elde ettiği, tüketenin ise rahatça süt tüketebildiği günler diliyorum.” dedi.

Kaynak : PHA

Kaynak: pha