Siyasetin büyük koltuğu iktidar koltuğudur.

Yani iktidar gücü büyük koltuktadır.

Büyük koltuk, topluma fayda sağlayan koltuktur.

Muhalefet koltuğu yani küçük koltuk ne koltuğa oturana ne de topluma fayda sağlamayan koltuktur.

29 Akim 1923’te Cumhuriyeti kuran CHP, 1923-1950 arasında büyük koltuğa oturdu.

Büyük koltuğun gücü sayesinde devrimleri yaptı.

Devrimlerle öngörülen toplumsal, ekonomik, kültürel yenilik ve değişimleri yaşama geçirdi.

Cumhuriyeti çağdaş kurumlarla donattı.

Oturduğu büyük koltuğun gücü sayesinde, Osmanlı İmparatorluğunun enkazı üzerine 20. Yüzyılın en büyük yenilik, değişim ve dönüşümlerini yaptı.

Tek partili siyasal yaşamdan çok partili siyasal yaşama geçilmesini sağladı.

Büyük koltukla küçük koltuk arasındaki fark dikkate alındığında:

Büyük koltuğun peşinde koşmak gerekiyor.

Küçük koltuğa değil büyük koltuğa oturmanın kavgasını vermek gerekiyor.

1923-1950 arasında hep büyük koltukta oturan CHP, 14 Mayıs 1950 seçimlerini kaybetti.

Büyük koltuktan kalktı küçük koltuğa oturdu.

Bu tarihten başlayarak topluma fayda sağlamayan küçük koltuğa oturmakla yetindi.

Büyük koltuğa oturma peşinde koşmadı.

Mayıs 1950 seçimlerinde büyük koltuğa Demokrat Parti (DP) Oturdu.

DP, ilk günden başlayarak oturduğu büyük koltuğa sahip çıkma ve güçlendirme peşinde koştu.

Büyük koltuğun gücünü kullanarak topluma fayda sağladı.

Topluma sağladıkları fayda sayesinde oturdukları koltuğu güçlendirdi.

Topluma sağladıkları fayda sayesinde 1950-1960 arasında sürekli iktidar oldu.

DP’den sonra, büyük koltuğa Demokrat Parti’nin devamı olan partiler oturdular.

DP’den sonra büyük koltuğa oturan partilerde, oturdukları büyük koltuğa sahip çıktılar.

Oturdukları büyük koltuğu korumanın ve güçlendirmenin peşinde koştular.

1950 seçimlerinde büyük koltuktan kalkıp küçük koltuğa oturan CHP bu tarihten başlayarak büyük koltuğa oturma peşinde koşmadığı gibi, Partinin üye ve örgütleri arasında küçük koltuğa oturma kavgası başladı.

Topluma fayda sağlayan büyük koltuğa oturma peşinde koşmayan, CHP, halktan koptu. 1950-2017 arasında 68 yıl boyunca katıldığı seçimlerde sürekli başarısız oldu.

Kurtuluş Savaşını yapan, emperyalist işgal güçlerini Anadolu’da atan. Emperyalizme diz çöktüren, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti kuran, devrimleri yapan, kadın ve erkek eşitliğini sağlayan, din ve devlet işlerini birbirinden ayıran, dini kuran dışı kurumlar olan tarikatların ellerinde kurtaran,

Arkasında bu kadar başarıları olan,

Yaptıkları ve başardıklarıyla örnek alınan ve örnek gösterilen CHP’nin, çok partili döneme geçildikten sonra, iktidar olma peşinden koşmadan, parti içi iktidarla yetinerek siyaset yapması, siyaset tarihinde örneği olamayan bir durumdur.

CHP’nin bu durumu sorgulamaları gerekiyor.

Üye ve örgüt anlayışından başlayarak kendisini, aklın ve bilimin öngörüsünde yenilemesi gerekiyor.

Topluma fayda sağlayan büyük koltuğun (iktidar koltuğu) peşinde koşması gerekiyor.

9-10 Mart’ta yapılacak olan Tüzük Kurultayı, bunun için büyük bir fırsattır.