Atatürk, hiç yurt dışına çıkmadı.

İngiltere, ABD, Rusya, Çin, Almanya, Fransa, Japonya, Yunanistan, İran, Irak, Afganistan, Hindistan, Yugoslavya, Macaristan, Romanya, Ürdün başta olmak üzere dünyanın önde gelen ülkelerinin devlet başkanları, bakanları, üst düzey devlet yetkilileri ve askeri temsilcileri Türkiye’ye geldiler. Atatürk’ü ziyaret ettiler. Atatürk’ün kurduğu 20 yüzyılın en büyük yenilik, değişim ve dönüşüm projesi olan Türkiye Cumhuriyeti’ni, yaptığı devrimleri, devrimlerle yaşama geçirdiği toplumsal, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel değişimler yerinde gördüler.

Atatürk, hiç yurt dışına çıkmadı.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO), 17 Ekim 1978 tarihinde Paris’te yapılan 20. Genel Konferansı’nda, başkanlık divanına 11 ülkenin imzasıyla bir önerge verildi.

Önergede: “1981 yılı Atatürk’ün doğumunun 100. Yıl dönümüdür. Atatürk, 20’nci yüzyılın en büyük devlet adamlarından biridir. Türkler bu özel güne çok önem veriyorlar. Çok özel olarak hazırlanıyorlar. Ama Atatürk’ü anmak bir tek Türklere bırakılmamalıdır. Çünkü Atatürk, tüm insanlığın ortak paydasıdır. Genel kurul bir karar almalıdır. Atatürk’ün, doğumunun 100. Yılı olan 1981 yılından bütün dünyada anılması istenir.”

Önerge, 156 üye ülkenin oy birliği ile kabul edilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ve çağdaşlaşma modelinin mimarı Mustafa Kemal Atatürk, doğumunun 100. Yıl dönümünde 1980’de Türkiye’de, 1981’de Paris’te, “uluslararası” toplantılar düzenlenerek anılmasına karar verilir.

Kararın gerekçesinde: “Atatürk kimdir?

Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi,

Olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir inkılâpçı,

Sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder,

İnsan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü,

Bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayırımı göstermeyen, eşi olmayan devlet adamı,

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur” (1) denilir. Atatürk’ün, topluma ve insana bakışının evrensel olduğu belirtilir.

Bu karar UNESCO’nun tarihinde bir ilktir. Başka bir dünya lideri için böyle bir karar alınmaz. Böyle bir anma yapılmaz.

“Rus Araştırmacı Prof. Dr. Aleksandır Uşakov’un başkanlığında bir heyet tarafından yapılan araştırmanın sonuçları, Atatürk Fenomeni adıyla yayınlanır. Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Moskova Devlet Üniversitesi öğretim üyesi ve Rusya’nın en önde gelen şarkiyatçılarından Prof. Dr. Mihail Meyer:

Atatürk, yeryüzünde bütün zamanların ve gelmiş geçmiş bütün halkların çıkardığı 10 liderden biridir.

Böyle bir kişinin, dünyanın her yerinde tarihçilerin, siyaset bilimcilerin ve filozofların sürekli ilgisini çekmesi tesadüf değildir.

İnsan, ulusal kimliğiyle insanlığa dahil olur. Mustafa Kemal bu yönüyle tek liderdir,” (2) demiştir. Atatürk’ün, evrensel bir kişi ve tüm zamanların yaşayan lideri olduğunu söylemiştir.

ABD’nin önde gelen üniversitelerinden Kentucky Üniversitesi Psikiyatri Profesörü Dr. Arnold Ludwig ve ekibi tarafından 20. Yüzyıla damgasını vuran, 377 liderin incelendiği “SİYASİ BÜYÜKLÜK CETVELİ” adı altında bir çalışma yapılır.

Çalışma 18 yılda tamamlanır.

Sıfırdan ülke yaratma;

Topraklarını genişletme,

Iktidarda kalma süresi;

Askeri başarı;

Sosyal tasarım gücü;

Ekonomik başarı;

Devlet adamlığı;

Ideoloji ortaya koyma;

Ahlaken örnek olma;

  1. miras bırakma” (3) ölçü alınarak yapılan değerlendirme, 2002 yılında adıyla yayınlanır.

En yüksek puanın 37 olduğu değerlendirmede: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve çağdaşlaşma modelinin mimarı Mustafa Kemal Atatürk, 31 puanla birinci olur.

ABD Başkanlarından Franklin D. Roosevelt ve Komünist Çin’in kurucusu Mao Zedung, 30’ar puanla ikinci;

SSCB’nin eski liderlerinden Stalin 29 puanla üçüncü, olur.

Araştırmaya katılanlar, Atatürk’ü, 20. yüzyıla yön veren lider olarak kabul ederler.

Atatürk’ün kesip çöpe attığı tırnağı kadar bu ülkeye bir hizmetleri ve yararları olmayan, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in sunduğu fırsatlarından yararlanarak okuyan, nimetlenen bazı kişilerin Atatürk’e, mübarek annesine ve evlatlığına saldırmalarını ve bu saldırıları sessiz kalarak onaylayanları ve alkışlayanları şiddetle kınıyorum ve lanetliyorum.

Kaynak:

(1)-UNESCO’nun 20. Genel Kurulu 28 Kasım 1978 Tarih ve 20 C/15.1 Sayılı Kararı

(2)-NTV Edebiyat Kültür Dergisi, 27 Kasım 2002

(3)-Milliyet, 20 Mayıs 2008