YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) yapıldı. Öğrenciler daha eve kavuşmadan sınavda yapılan “şifre” iddiaları patladı.
Nasıl olduysa arada unutulan dolayısıyla ağzı torba gibi büzülemeyen bazı fitne, fesat kişiler bu iddiaları uzattıkça uzattı, seçim arifesinde getirip gündemin ortasına bıraktı
İddia öyle üzerine yatılarak geçiştirilecek bir konu olmadığı anlaşılınca ÖSYM Başkanı Ali DEMİR ortaya çıkıp “demir gibi” gerekçelerle bunun mümkün olmadığını, “Mod-Medyan”ına, “Algoritma”sına kadar bir güzel açıkladı. Sadece “master” Kitapçığında minnacık bir hata yapılmıştı. Bu da geneli bağlamadığı gibi büyütmeye de gerek yoktu.
Konu hakkında demeç vermek için ÖSYM Başkanını bekleyen Sayın Cumhurbaşkanımız “Tatmin oldum” dedi.
Ama fitne-fesat bilumum münafıklar durmuyor, ha bire “şifre” iddialarını sürdürüyorlardı.
Ali Demir kameraların karşısına tekrar çıkıp, “Arkadaşlar hata matbaa’daymış, basılırken “master” kitapçıktan hata yapılmış dedi.
Bunu duyar duymaz Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nimet ÇUBUKÇU’da tatmin olduğunu açıkladı.
Ama öğrenciler nedense bir türlü tatmin olmuyorlardı.
Fırsat bu fırsat diyerek bunu hükümete karşı kullanmaya kalkan karanlık odalar ve illegal odaklar provokatör öğrencileri harekete geçirerek eyleme başladılar. İl’de il’e yayılan protestolar öğrenci yakınlarıyla birlikte on milyona yakın insanı ilgilendirdiği için homurtuların çoğalmasına neden oluyordu.
Dolayısıyla uzun süre ortalığı dinleyen ve gözleyen, sonuç olarak gelişmelerin aleyhine geliştiğini sezinleyen Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Ben de tatmin oldum” deyip kestirip attı.
Ama kendini bilmez bazı “İnteraktif” veletler, “Bizim hiç şifremiz olmadı anne” diye “Küçük Emrah”ın film’lerine gönderme yapıp, inadım inat diyerek densizliklerini sürdürmeye devam ettiler.
ÖSYM Başkanımız işini gücünü bırakıp tüm öğrencilere “e-posta” attı. Durumu anlatıp; “Arkadaşlar bildiğiniz gibi değil, adamı konuşturmaya mecbur etmeyin” mealinde bilgiler verdi.
Hıhhh… Öğrenciler Nuh deyip peygamber demedi.
Seçim sürecinde acaba bu “dilemma”dan nasıl sıyırsak diye kafa yorulurken savcılık soruşturması ilaç gibi geldi. Son zamanların moda deyimi ile tabu haline gelen “mahkemelerin vereceği karara herkesin saygılı olması gerekir” özdeyişi gereği ortam biraz yatışmaya ve beklemeye başlamıştı ki; bu defa ALES (Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı) belası ortalığı karıştırdı.
Bazı illere giden kitapçıklarda basım hataları olmuş, sınav esnasında aksaklılar yaşanmıştı. Hemen ortalığı velveleye veren ukala cazgırlar zaten bulanmış olan kafaları birden tozu-dumana kattılar… Ayıp’ın da ötesi bir sorumsuzluk göstererek “mutmain” olmuş “Ümmet’İ Muhammed”in kafasını karıştırdılar.
Sanki ne olmuştu!.. Kıyamet kopmadı ya kardeşim… Bu kadar abartıp duruyorsun, arbede çıkartıp abanıyorsun. “O kadar kusur kadı kızında da bulunur”… Hemen saldırı için bahane arıyorsun…
Siperden çıkıp saldırıya geçen gerzeklere karşı Sayın ÖSYM Başkanımız nezaket gösterip yine “e-posta”larla durumu açıklama gereği duydu. Bi teşekkür bile etmediler. Nankör herifler…
Yahu kardeşim! ÖSYM başkanımız Sayın Ali DEMİR beyefendi “Mod-Medyan”ına kadar açıkladı mı? Açıkladı. “Algoritma”sına kadar analizini yaptı mı? Yaptı. Bütün öğrencilere lütfedip “e-posta”larla bilgi verdi mi? Verdi. Tekstil Mühendisliği Anabilim Dalı öğretim Üyeliği titizliğiyle ince eleyip, sık dokudu mu? Dokudu… Eeee! daha nasıl tatmin olacan?..
Bütün bunlara ilaveten Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Milli Eğitim Bakanımız, basın-yayın organlarımız, demokratlarımız, ülkemizdeki seçkin “eşref-i mahlukat”larımız lojistik destek verip tatmin oldu mu? Oldu.
Sen niye olmuyorsun? Senin derdin ne kardeşim!.. Yani bu kadar seçkin, saygın, etkili, yetkili kişiler bilmiyor da, bir sen mi biliyorsun? Kılavuzu karga misali tıfıl çocukların aklıyla hareket ettiğin yetmezmiş gibi, bir de üstüne akıl vermeye mi çalışıyorsun.
Tatmin olmamış mış!..
Hem olmasan ne yazar… Eylem yapacakmış da, şifreleri “deşifre” edecekmiş… Çıkmış birkaç çoluk, çocuk meydana birde kendilerini güya zincire vurmuş, şifreyi kastederek (YGS) (Yandaş Geçiş Sınavı) diye pankart asıp, “bende isterim” diye tutturmuş.
Sınavı, şifreyi bahane edip, hükümete saldırmaya utanmıyor musunuz? Oturun oturduğunuz yerde, akıllı olun… Toplumun huzurumuzu, ülkenin istikrarını, adamın asabını bozmayın.
Polisler zincirlerini kesip, yüzlerine biber gazlarını sıkıp, coplayarak sürükleye-sürükleye götürmüşler, çok iyi etmişler, az bile etmişler. Ben olsam o biber gazını hiçbir şeyi görmek istemeyen gözlerinin içine-içine sıkardım… Ne ülkedeki huzuru, ne ekonomik büyümeyi, ne istikrarı, ne ileri demokrasiyi, ne yeni bir Türkiye’yi görüyorlar.
Kör bunlar kör… hem nankör, hem de bakarkör.