“İslam yaşanır hale gelirse ne olur?” sorusu; yazan, çizen, düşünen insanlarımızın, içinden geçirdiği, dışında seslendirdiği bir sorudur…

İslam, bir köyün, şehrin, devletin veya dünyanın bütün insanları tarafından yaşanırsa iyi sonuç alınır.

Bir toplumun çoğunluğu İslam dışı yaşarken, bir avuç insan İslam’ı yaşıyorsa kış günü serada yetiştirilen çiçek gibi olur ve toplumun olumsuz havasının içinde çiçeklerin mis havası yok olur gider!

            Bugünlerde İslam’ın bir vacip/sünnet olan bayram emri, çobanından cumhurbaşkanına kadar, erinden generaline kadar, öğrencisinden rektörüne kadar, işçisinden patronuna kadar herkes tarafından yerine getirilecek olması nedeniyle birkaç günlüğüne de olsa toplumun çehresi iyi yönde değişeceğine inanıyorum.

            360 gündür kapıdan girecek müşteriyi bekleyen soluk benizli, malı hacizli esnafın kasasına para, yüzüne kan gelecektir.

Milyonlarca yiyecek maddesinin nakliyesi için kamyoncular, mazotçular, bıçakçılar, bıçak bileyicileri, samancılar, arpacılar, brandacılar, kebapçılar, şekerciler, vs. arasında trilyonluk para hareketlenmesi meydana gelecektir.

            Bu orandaki para her ay birkaç tuzu kurunun kasasına akarken, bayram münasebetiyle milyonlarca insanımız arasında dolaşacaktır.

            Evlerin camı sahiplerinin gönlü gibi pırıl pırıl olacaktır. Elbiseleri bayram şekerleri gibi rengârenk olacaktır. Sokaklar tertemiz, meydanlar cıvıl cıvıl görünecektir.

            Çeteler, katiller, hırsızlar, yankesiciler, gaspçılar birkaç günlüğüne işe ara verecektir.

            Küsler barışır, dostlar birbirine karışır. Gül gibi yüzlerle, bal gibi sözlerle “Hayırlı bayramlar, bayramınız mübarek olsun, tekrarlarına kavuştursun, her günün bayram olsun” temennileri ve duaları edilir.

            Dedeler günüdür. Nineler günüdür.  Babalar, anneler, çocuklar, damatlar, gelinler günüdür bu bayram günleri.

            Ayıran değil, kavuşturan gündür. İzinli askerlerin, memurların, işçilerin, gurbette garip olanların sevdiklerine kavuştuğu gündür.

            Zenginle fakirin tenceresinde etin kaynadığı gündür. Yokluğun birkaç günlüğüne yok olduğu gündür, bu bayram günleri!

            Köpeklere bile kemik yağdığı gündür. Kedilerin de doyduğu gündür. Kuşların bile nasibini aldığı gündür bayram günleri.

            İşte İslam’ın bir tek vacip/sünnet emrinin toplum tarafından yaşanması birkaç günlüğüne de olsa böyle tatlı bir değişim meydana getirecektir.

            Bayramı istemeyen bir tek kişi yok, bayram İslam’ın emri. Öyle ise İslam’ı istemeyen yok!

            Bir emrin yaşanmasıyla birkaç günümüz bayram havası ile geçiyor! Ya İslam’ın bütün emirlerine ve yasaklarına uyulursa neler olur? Onu siz hayal edin…
            Bayramda büyüklerimize saygılarımızı, küçüklerimize sevgilerimizi sunalım! Gelmeyene gidelim! Gülmeyene gülelim! Konuşmayanla konuşalım! Bu mübarek günde parti, vakıf, dernek, görüş farklılığı olan insanlara giderek bayramlarını tebrik edelim!

            Mahallemizde, köyümüzde veya şehrimizdeki ilim adamlarını mutlaka ziyaret edelim. Hastaların duasını alalım! Öğretmenlerimizi hiç unutmayalım! Hele hele kimsesizlerin kimsesi olmaya gayret edelim!

            Bu duygu ve düşüncelerle herkesin mübarek Kurban Bayramı’nı en derin kalbi muhabbetlerimle tebrik eder, sağlık, mutluluk ve esenlikler dilerim!

            Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…

                                                                                                                Bilal KARADAĞ

[email protected]