29 Nisan 2017 tarihinde facebook sayfamda aşağıdaki gönderiyi paylaştım:

“Yakında yapılması beklenen Bakanlar Kurulu revizyonunda uygun görülecek bir Adıyaman milletvekilinin BAKANLIK görevine getirilmesi konusundaki on yıllardır gözümüzde kalan talebimizi, CUMHURBAŞKANLIĞI internet sitesi üzerinden DOĞRUDAN Sayın Cumhurbaşkanımıza yazalım, Adıyaman Severler olarak lütfen sesimizi şimdiden duyurmaya başlayalım.”

Hangi vekilimizin uygun görüleceğinin takdiri Cumhurbaşkanımıza ait olduğundan küçük kısır çekişmelere sebebiyet vermeden, hatta il şovenizmi yapmadan “Adıyaman Severler” deyimini kullandığım bu gönderi çok fazla sayılmasa da 4 paylaşım, 12 yorum, 74 beğeni aldı. Yorumculardan; kimisi milletvekilimiz Ahmet Aydın’ı işaret etti; kimisi hiç birinin bakanlığı hak etmediğini; kimisi bakanlık verilse de ilde hiçbir şeyin değişmeyeceğini yazdı. Bunlara karşılık yorumumda, “Kendi insanımızın 9 artısı, 1 eksisi var ise ki olabilir, çünkü nihayetinde beşerdir, beşeriz. Lakin bu tür görevlerde 1 eksiyi, 9 artının önüne getirmeyelim lütfen. Diğer birçok il gibi…” yazdım.

Kimi yorumcu da buruklukla olsa gerek, “bize bakanlık verilse de 2 yıl sürmez, 6 otobüs tutar, Külliye önüne gider, davul çalar, görevden alınmasını isteriz.” diye yazdı. Ki, gerçekten benzeri maalesef geçmişte yaşanmıştı!

Sonuçta düşünce ve ifade özgürlüğünün bulunduğu demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Hakaret veya iftira olmadığı sürece özellikle yönetici, bürokrat ve siyasetçilerin ve farklı görüşlü vatandaşların birbirlerine tahammüllü olması şarttır. Basın, yayın ve sosyal medya, “asosyal medya” haline getirilmediği takdirde tüm yorum ve eleştirileri saygı ile karşılar, çoğulculuğun olmazsa olmazı sayarım.

Nedense kendi içimizden çıkan insanımıza karşı bazen çok acımasız oluyor, sonra da dönüp “sahibimiz yok” diye dövünüyoruz. Birikim yönünden belki bizim eski-yeni milletvekillerimizden en beğenmediğimizin eline su dahi dökemeyecek bir bakanın memleketlisi bir dostuma, memnun olup olmadıklarını ve nasıl bakan olduğunu sorduğumda “Bize birikimi değil, makamı gerek. En azından sayesinde ilimize her hafta bir bakan arkadaşı geliyor.” diye cevapladı.

Peki, biz il olarak ne yapıyoruz? Teşbihte hata olmaz derler, Hani belki abartılı da olsa, yakıştırma da olsa anlatılagelen bir fıkra var. Başka versiyonları da olabilir: Allah kuluna, “Kendin için ne istersen komşuna iki katını vereceğim.” dediğinde kul hemen; “Yarabbi benim bir gözümü çıkar…” diye cevaplamış. Buyurun işte

Ha… Hepimiz böyle miyiz? Hâşâ… Pozitif ve toplumcu düşünen insanlarımızı tenzih ederim tabii ki...  

20-23 Nisan arası Ankara’da yapılan Adıyaman Tanıtım Günlerinin haberini televizyon kanallarının birçoğu yayınlamış. Mercan TV ile sunuculuğunu hemşerimiz Serkan Bayam’ın yaptığı kişisel katkıdan dolayı 24 TV dışındaki diğer televizyonların haber yapma nedeni, açılışı TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ile Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun yapması idi. Adıyaman Belediyesince açılan Ziyaretçi Defterine de yazdığım üzere, bu katılımı sağlayan da başta Ahmet Aydın olmak üzere milletvekillerimiz idi. Aydın, TBMM Başkan Vekili olmasaydı gelse gelse belki tek bir bakan gelirdi. Demek ki üst düzey görevlerde olmak bir şeylerin değişmesine vesile olabiliyormuş. Nitekim 22 Şubat 2017’de Ankara Adıyamanlılar Vakfında düzenlenen geleneksel Hıtap Gecesinde konuşma sırası halka gelince milletvekilimiz Aydın’a “Adıyaman kamuoyu, hemşerilerimizin üst düzey bürokrat olamamasının nedenlerinden en önemlisi olarak siyasetçilerimizin ilgisizliğini görüyor.” diyerek bu konudaki görüşünü sorduğumda yaptığı konuşmada, bunun en baş nedeninin “Adıyamanlı bir bakanımızın olmayışını” samimi duygularla ifade etmişti.   

Yedi sekiz yıl önce yıkık dökük eski evlerden ibaret bir semtte çıkan mozaikleri gördüğüm Şan(s)lıurfa’yı bir ay önce ziyaret ettiğimde aynı yerde devasa bir müze yapıldığını gördüm. Biz de 20 yıldan beri “Müze… Müze…” diye bağırıyoruz, sesimizi duyan yok. Nemrut’a Malatya tarafından “turistik amaçlı yol” açıldı, Adıyaman tarafında turistik amaçlı teleferik” açılamadı. Galiba UNESCO engeline takılmışmış(!) İşte “Bakan”ı olan iller ile olmayan il arasındaki en bariz farklar…

O halde gelin üşenmeyelim. Rahmetli efsane vali Recep Yazıcıoğlu’nun deyimiyle “söylenmemek, söylemek için” 16 Nisan 2017’deki halk oylaması ile kabul edilen yeni yönetim sistemimizin ilk önemli adımı olan AK Parti 2. Olağanüstü kongresinin yapılacağı 22 Mayısa kadar doğrudan CUMHURBAŞKANLIĞINA mektup, faks, telefon, e-mail, facebook, twitter ve gönüllülerden oluşacak heyet ziyareti gibi yollarla UYGUN GÖRÜLECEK BİR MİLLETVEKİLİMİZE BAKANLIK VERİLMESİ TALEBİMİZİ İLETELİM. Çünkü çoğu kez, istemeyen çocuğa ekmek dahi verilmiyor. Değil bakanlık!

Bu ortak dileğimizin gerçekleşmesinin, gönlü gibi her türlü öneriye açık Valimiz Abdullah Erin başta olmak üzere tüm il yöneticilerimizin ellerini de güçlendireceğine inanıyorum.