Dünkü yazımızda bahsettiğimiz, TBMM tarafından yayınlanan “Gazi Meclis’te O Gece” adlı büyük boy lüks kâğıda basılı resimli 704 sayfa kitabı Ankara’da elime alınca menfur darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016 günü akşamı meclise gelen çeşitli partilere mensup 79 milletvekili ile yapılan röportajlar içerisinde ilk okuduğum, milletvekillerimiz İbrahim Halil Fırat ve Adnan Boynukara’ya ait bölümler oldu. Fırat’a ait anekdotları dün paylaştığımızdan bu gün de haliyle Boynukara ile ilgili anekdotları paylaşıyoruz.

Söz konusu kitabın 341-345’nci sayfalarında yer alan Milletvekili Adnan Boynukara; “Ankara’da bir arkadaşımın bahçesindeydim ve bulunduğum yerden savaş uçaklarının alçaktan uçuşlarını duyunca bir şeylerin ters gittiğini hissettim. Telefon ile yaptığım bir görüşmeden sonra yaşanılanın bir kalkışma, darbe ve cunta girişimi olduğunu anladım.(…)Darbeyi savuşturmanın yollarından birisinin de TBMM’nin açık olması gerektiğini düşündüm. Bu düşüncemi yöneticilerle paylaştım. Ardından grup yönetiminden “TBMM toplanalım” mesajı gelince bulunduğum yerden çıkıp (….) bir arkadaşımla birlikte arabayla TBMM’ne geldiğimde Çankaya kapısı otobüslerle kapatılmıştı. Dikmen kapısına yönlendirildim. Ancak Çankaya kapısının önünde yaralı 3 kadın vardı. Onları alıp hastaneye götürdüm. Sonra Dikmen kapısına geldim, arabamı arkadaşıma verip geri gönderdim ve ben de Meclise girdim. Genel Kurul kapısı kapalıydı, anahtar getirildi ve salona girdik. Salonda AK Parti’den 30’a yakın, CHP’den 7-8 ve MHP’den de 6-7 milletvekili vardı. TBMM’ye defalarca saldırı oldu, ancak son Genel Kurula çok yakın bir noktaya isabet eden bomba ile Genel Kurul Salonunun yıkıldığını düşündüm. Çünkü her taraf toz duman içerisindeydi. Bulunduğunuz binanın başınıza yıkılma olasılığı değişik bir duyguydu ve bunun izahı yok. Farklı işkencelere muhatap olmuş birisiyim, ancak bulunduğunuz binanın yıkılmasına ilişkin duygu çok farklı. Meclis bahçesinden İçişleri Bakanlığına doğru yürüdüm. Aradaki yola yaklaştığımda Genel Kurmaydan yoldaki insanlar taranmaya başladı. Küçük bir duvarı siper ederek korunmaya çalıştım. O sırada üç kişi vuruldu. O kişilerin daha çok kurşun ile vurulmasının önüne geçmek için onları duvarın dibine çekmeye çalıştım. Sonra bu kardeşlerimiz ambulans ile hastaneye gönderildi. Sanırım üçü de şehit oldu. İnanılması mümkün olmayan ve kabul edilemez olaylardı.

                (Mecliste) sık sık şarj sorunu yaşamakla birlikte telefon önemli bir iletişim aracıydı. Evim TBMM’ni çok net gören bir bölgede. Çocuklarım sürekli olarak; “uçak geliyor”,  “bomba atıyorlar”,”helikopter geliyor ve tarıyor”, “bahçeye asker indirmeye çalışıyorlar” gibi mesajlar gönderiyorlardı ve telefonla arayıp sesimi duymak istiyorlardı. Bu onlar açısından da çok zor bir durumdu. Babaları bir binada ve o bina sürekli bombalanıyor, ateş açılıyor! Sürekli haberleşiyorduk. Kardeşlerim ve çocuklarım mesajlarımdan emin olamıyorlardı ve zaman zaman fotoğraf göndermemi istiyorlardı. Oldukça zor durum ve sıkıntılı bir ruh haliydi.” diyor…

                Milletvekili Adnan Boynukara’nın 15 Temmuz’da yaşadıklarından yerimiz nispetinde aktaracağımız anekdotlar da böyle…

                Önceki yazılarımızda Vali Abdullah Erin, Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu, AK Parti İl Başkanı Abdurrahman Dimez’in 15 Temmuz’da yaşadıklarını aktardığımızdan o gece mecliste olan Milletvekilleri İbrahim Halil Fırat ve Adnan Boynukara’nın yaşadıklarını da dün ve bugün aktarmış olduk.

                Her zamanki temennimizi tekrarlayarak yazımızı noktalıyoruz:

Allah bir daha milletimize; 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz gibi menfur demokrasi dışı müdahaleleri yaşatmasın, kendi demokrasisini savunma refleksinden de geri bırakmasın.