Bütün yargılamalar, ilahi mahkemenin sönük bir taklididir.

Aliya İzzet Begoviç

 

Devlet düzenini kuran temel düzenleyicilerin başında “adalet” yani “yargı” gelmektedir. Kanun koyucu sistem belli kuralların işleme tabi tutulmasıdır. Bu kanunlar, genel benzerliklerin dışın toplumun yaşadığı örf ve geleneklerin de etkileri olabilir. Kanunların dışına çıkan herkes cezalarını çekmek zorundadır. Şimdi asıl mesele FETÖ terör örgütün yaptığı yargılama nasıl olmalıdır? İdam mı yoksa yaptığı suçun karşılığında cezaevinde cezasını çekmesi midir? Bu tür eylemlerde bulunan hain darbeciler ve türevleri halkın da öngörüsünü alıp o şekilde girişimde bulunmaktır. Halk ile hükümet beraber hareket etmelidir. Zaten bu konuda hükümet her zaman halkıyla beraber yürüyor, halkın taleplerini en iyi şekilde karşılamaya çalışıyor. Devletin varlığını kabul etmeyenlerin, masum milletin huzurunu bozan ve suça bulaşmış hiçbir mensup hafifletmiş şekilde yargılanmamalı, en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Çünkü devleti yok etmek, devletin gizli belgelerini üst akıla satmak ve onlarla işbirlikçi bir şekilde hareket edenlerin devlet ve millet nezdinde en ağır şekilde cezalandırılması kaçınılmazdır.  Zaten böyle bir ihanet parçasının içersinde yer alanların, devletini ve milletini seven aileleri tarafında da kabul edilmemesi her şeyin açık delilidir. Bu ihanet şebekesi içerisinde yer alanların yeni bir mezarlık “hainler mezarlığı” adı altında gömülmesi yerinde bir davranıştır. Geride kalanların idam edilmesi onlar için bir kurtuluş yolu olarak görülecektir. Öyle bir cezaya denk gelmesi lazım ki her aynaya baktıklarında kendi indide idam sehpasında tekrar tekrar idam edilmesi gerekmektedir. Kendi yüzlerine bakacak cesareti bile olmayacak şekilde yargılanması onlar için daha hayırlı olacaktır. Onlar için en büyük idam o zamandır. Başka türlü verilen ve yapılan her türlü ceza onlar için kurtuluş yolu olacaktır. Tüm olanlara rağmen değişik yollarla bunlara verilen destekleri kesmek ve bağlantısı olanlarında o kadar suçludur, cezalandırmalıdır.  Bağlantısı olanların devletle olan bağlantısını kesmek, devletin imkanlarından hiçbir şekilde yararlanılmamalıdır. Aynı şekilde her gün Türkiye’yi yasa boğan PKK da aynı şekilde cezalandırılmalı, gerekli yaptırımların hiç aksamadan bir an önce uygulanması elzemdir. Bununla beraber aile fertlerinde aynı şekilde bu yaptırımdan geçmesi gerekir. Her türlü yardım ve desteği alan örgütler; sıkılmadan, usanmadan kalkıp bu millete silah doğrultacak, öldürecektir. Nerde görülmüş böyle bir yaşantı? Bu kabul edilebilir ve sineye çekilebilir bir durum değildir. Her fırsatta Kürtlerin savunucusu oluğunu dile getiren örgüt, kesinlikle hiçbir şekilde bağlantı kurulması ve aynı kefede düşünülmesi akla zarar bir düşüncedir. Yıllardır bu coğrafyada kardeş olarak yaşayan bu millet ve etle tırnak nasıl ki ayrılmaz bir bütünse aynı şekilde TÜRKLER VE KÜRTLER de bir bütündür, kardeştir. Her fırsatta nifak tohumları sokmak için elinden geleni ardına koymayan Siyonist düşünce, kardeşliği bozmak için her türlü yolu denemektedir. Biz toplum olarak Türkiye üzerinde oynanan oyunlara son vermek için en güçlü argümanımız bir bütün olarak demokrasi nöbetlerini nasıl tuttuysak aynı şekilde devam etmek, devletimize sahip çıkmaktır. Devleti ve milleti için canını feda eden şehitlerimize Allahtan rahmet, geride kalanlara sabır ihsan eylesin.

Vesselam…!!!