Filistin cephesinde Osmanlı’nın 8. Ordusunun ittihatçı komutanı, 65.000 askeri, ulaşım araçları ve silahlarıyla beraber İngilizlere teslim etmiş, İstanbul hükümetine de bir telgraf çekerek Mondros Mütareke antlaşmasının derhal imzalanması gerektiğini belirtmiştir. Kendisi de Şam ve Halep üzerinden İstanbul’a gelmiş ve İngiliz subayların kaldığı Pera Palas oteline yerleşmiştir. 8. Ordu çekilidikten sonra diğer ordular mukavemetsiz ve desteksiz kalınca yenilgi kaçınılmaz olmuştur.

İngilizlere teslim edilen 8. Ordu

Bu yenilgi emperyalist ve Siyonist güçlerin planlarının gerçekleştirilmesi için bulunmaz bir fırsata dönüştürülmüş, İsrail Terör Devletinin kurulmasının önünü açmıştır.

Bundan sonraki süreçte İşgal güçlerinin dikte ettirmesi sonucu 620 sene hüküm süren 22 milyon kilometrekare topraklara sahip olan Osmanlı devleti artık yoktur. Onun yerine 700 bin kilometrekareye sıkıştırılmış toprak parçasında yeni bir kukla rejim vardır. İslam dünyası da Halifeliğin kaldırılmasıyla darmadağın olmuş ve artık “Sykes-Picot gizli Andlaşması”nda alınan kararlar tamamen gerçekleşmiştir. Ancak bu şekilde yüzyılların rüyası (Filistin’de Korsan bir Yahudi Devleti) kurulmasının önünde artık bir engel kalmamıştır.

Artık bu konuda dünyanın hemen her yerinde Yahudi propagandası başlamıştır.

Nitekim 1948’de Birleşmiş Milletler kararıyla Filistin’de korsan bir Yahudi Devleti kurulmuş, bunu tanıyan ilk ülke ABD, ikincisi ise ne yazık ki Türkiye olmuştur.

***

Filistinde korsan bir Yahudi devleti kuruluncaya kadar dünya ticaretinin büyük bir bölümünü kontrollerinde tutan, bu amaçla kâğıt para, faiz sistemi ve kredi sistemi oluşturan Yahudiler, “mağdur-mazlum” olarak gösteriliyor, her şey kullanılarak kamuoyu oluşturuluyordu. Müthiş bir algı operasyonu dünyayı kasıp kavurmaya başlamıştı.

Zengin Yahudiler kesenin ağzını açmış, bazıları da Yahudi göçünü teşvik amacıyla Filistin’e göç etmişti. İngiltere Hükümeti, Filistin’e göçecek her Yahudi’nin İngiliz konsolosluklarının himayesinde olacağını açıklamış, can ve mal emniyeti konusunda garanti veriyordu.

Nitekim ekonomik olarak yönettikleri başta ABD olmak üzere batılı devletlerin de desteğiyle Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmiş ve kendileri için tehlike olarak gördükleri Irak, Libya, Suriye ve Türkiye üzerinde çeşitli planlar kurdukları, bunlardan kendilerince en tehlikeli olan Irak ve Libya’da ihtilal yaptırarak bu ülkeleri böldükleri ve liderlerini öldürdükleri bilinen bir gerçektir. Ortadoğu’ya barış ve demokrasi(!) vaadiyle Irak, Libya ve Suriye’de milyonlarca insanı acımasızca öldüren Siyonizm’in amacı vadedilen topraklara hâkim olup burada büyük ve ırkçı bir devlet kurmaktır.