Ruh hâlim hiç iyi değildi. Hayat enerjimi yitirmiştim. Kontrolden çıkmış kamyon gibi uçuruma gidiyor, bir çıkış bulamıyordum. Değer verdiğim bir abim, "Küçükken bir civciv almıştım. Halının üzerine bırakır, bende etrafında emekler, hoplar zıplar sevinç içinde oynardım. Lakin bu mesut zamanlarım üç gün sürdü; misafirliğe gelen yüz kiloluk komşu teyze, yanlışlıkla üzerine basıp öldürmüştü. Çok üzülmüştüm, dünyam kararmıştı," diye bir anı anlatmıştı. İşte o yüz kiloluk teyze, her gün benim civcivimi eziyordu sanki. Geçmek bilmeyen bir mutsuzluğun içine düşmüştüm. Bu durumdan nasıl kurtulacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Bir akşam babam, beyaz bir zarf ile eve geldi. Ve bu bana gönderilmişti. Babam, benim ayarları bozulmuş ruhsal durumumdan arkadaşlarına bahsetmiş ve bunun üzerine bir çözüm aranmaya başlanmış. "Bir doktora götürelim... Acaba gider mi?" diye başlayan ve hatta arada, "Bir hocaya okutsak mı?" bile denen bir beyin fırtınası yapmışlar. Sonunda birinin, "Benim klinik psikolog bir arkadaşım var. Ona danışalım... O ne yapılacağını bilir," fikiri üzerinde uzlaşmışlar.

İvedilikle danışılmış... Psikolog ne durumda olduğumu dinlemiş ve bir kağıda yazdıklarını zarfa koyarak bana vermelerini söylemiş. Böylelikle görevi başarılı bir şekilde tamamlamışlar.

Zarfı alarak odama geçtim ve okumaya başladım.

"Merhaba değerli kardeşim,

Ben klinik psikolog Ruhi Mecal... İçinde bulunduğun durum ile ilgili bilgi sahibi oldum.

Kendini tükenmiş hissediyorsun ve bunun bu şekilde devam edeceğini düşünüyorsun. Lakin öyle olmayacak. Sen içinden gelen -sana ne söylüyorsa- o kötücül sesi dinlemeyi bırakacaksın ve her şey yoluna girecek. Onun için de evden çıkman lazım.

Yürüyüş-koşu yap,

Yanında iyi hissettiğin arkadaşların ile buluş,

Sinemaya vb. yerlere git,

Belki de bir tatil sana iyi gelecektir. Sözü uzatmaya gerek yok güzel kardeşim. Tebdil-i mekânda ferahlık vardır. Bulunduğun ortamdan biraz uzaklaşman iyi olacaktır.

Sağlıcakla kal."

Okuduklarımda bir tuhaflık vardı. İyi olmak için bu yazılanları yapmam gerekiyorsa, benim için umut kalmamış demekti. Kazazedeye yardıma koşup, ölümüne sebep olan yardımseverlerin yaptıklarına dönmüştü iş. Bana yardımcı olmak isteyenler; benim tekerlekli sandalyede olduğum ayrıntısını, psikoloğa anlatmayı unutmuşlardı. Şimdi eskisinden daha beter bir hâlde, içimdeki sesin esiri olmuş vaziyetteyim.

HASAN KORKMAZ