Ulubey, mesajında, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve kurtarıcısı  Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde 9 Eylül 1923'te siyasi faaliyetlerine başlayan CHP, tam 97 yıldır Cumhuriyetin, demokrasinin, özgürlüklerin ve aydınlık bir Türkiye'nin savunucusu olmuş ve olmaya da devam edeceğini kaydetti.

Ulubey, bugünlerde sıkça gündemde olan cemaat, tarikat ve siyaset üçgeninde ülkenin getirildiği nokta, sözde din adamı, şeyh, molla, tarikat- cemaat , kaçak Kur'an kurslarında yaşanılan taciz-tecavüz rezaletlerine karşı suskunluk, geçmişte  Milli Eğitim Bakanlığı'nın adı çocuk taciziyle gündemde olan Ensar Vakfıyla protokol imzalaması halen hafızalarda yerini koruduğunu vurguladı.

"Gerçek müslümanlara en büyük haksızlığı yaptılar"

Din üzerinden kirli emelleriyle çocukların geleceğini karartanların kötü emellerine devam ettiklerinin altını çizen Ulubey, şu ifadelere yer verdi:

"Bu ülkede en çok masum çocuklar tacize, tecavüze uğruyor. Sekiz bakanlık bütçesinde olan ve Atatürk'ün kurmuş olduğu diyanetin asıl amacından sapması, akıl dışı fetvalarla gündemde olması, bu ülkede kul hakkı yiyenlere, yaşanan kadın cinayetlerine suskunluğu,haksızlıklara,hukuksuzluklara,adaletsizliklere karşı suskunluğu manidardır!...Dini paravan olarak kullanalar ne yazık ki, bu ülkenin gerçek dindarlarına ,inananlarına en büyük haksızlığı, ihaneti yaptılar.

18 yıllık AKP iktidarı oy uğruna ne yazık ki cemaat yapılanmasına göz yummuş nitekim en çok da AKP döneminde palazlanırken, iktidara karşı darbe girişiminde bulunacak güce ulaşmışlardır. Dini siyasete alet edenler bu ülkenin gerçek inananlarına, gerçek müslümanlara en büyük haksızlığı yaptılar. Diyeceksiniz ki ne alaka ?Cumhuriyeti kuranlar kısa zamanda onca devrimi yapmışken, fabrikaları kurmuşken şimdi ne durumdayız? Neleri konuşuyoruz. Terör Örgütü Fetullah Gülenin ülkeye verdiği tahribatı, devletin tüm kurumlarının kılcal damarlarına sızdığı bir cemaat ve  başka cemaatlerin varlığı aynı riski canlı tutuyor. Atatürk bu yüzden,' Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır ' demiştir."

Ulubey,Cumhuriyet Halk Partisine ve kurucu lideri  Atatürk'e yapılan saldırılar  karşısında CHP 'nin tarihi misyonuna bir kez daha bakıldığında, Kurtuluş Savaşı yıllarında Milli Mücadeleyi yürütmek, tüm toplumsal kesimlerle ulusal birliğini sağlamak için "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" örgütlendiğini anımsattı.

4- 11 Eylül tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi'nde kurulan o cemiyetin aynı zamanda  CHP'yi de yarattığını vurgulayan Ulubey, şöyle devam etti:

"Atatürk, Halk Fırkası"yla ilgili ilk açıklamayı 6 Aralık 1922 tarihinde yapmıştı..Halkçılık esası üzerine dayanan ve Halk Fırkası adıyla siyasi bir fırka kurmak niyetindeyim...sinyalini net vermiştir. Atatürk'ün Halk Fırkasını konuştuğu bu tarihlerde  Kurtuluş Savaşı mücadelesinden yeni çıkılmış, Büyük Taaruzdan sonra telaşa düşen İngilizlerin isteği üzerine Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı (11 Ekim 1922). Saltanat yeni kaldırılmış (1Kasım 1922) ve akabinde Lozan barış görüşmeleri henüz başlamıştı.

Meclis'teki gruplaşmalar artmış ve siyasal partilere gereksinim iyiden iyiye kendisini hissettirmiştir.Hatta Atatürk, 6 Aralık 1922'de basına yaptığı açıklamada, yeni bir döneme girildiğini işaret etmiş ve şöyle demiştir; 'Memleketteki sınıflar birbirlerine lazım olan ve birbirlerini tamamlayıcı ve bütünleyici mahiyettedir. Onun için de Halk Fırkası bütün sınıfların haklarını, yükselme sebeplerini ve saadetini sağlamak yolunda çalışmalarda bulunacaktır' Bu gelişmelerden sonra Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Halk Fırkası'na dönüştürüldü ve Atatürk, 9 Eylül 1923'te Halk Fırkası'nın kuruluşunu bildirdi.Türkiye'nin ilk siyasi partisi olan Halk Fırkası 1924 yılında partinin adının başına 'Cumhuriyet' sözcüğü eklendi. 1935 yılında 4'üncü kurultayda "Cumhuriyet Halk Partisi" adını aldı.Cumhuriyetin ilk yıllarında Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ve Laiklik, dört temel ilke olarak benimseyen CHP, buna Devletçilik ve Devrimcilik ilkelerini de ekledi. Bu ilkeler, partinin amblemine de yansıtılarak 'altı ok' simgesiyle bütünleşti."

"Türkiye'nin demokratikleşme sürecine öncülük etti"

1980 yılında 12 Eylül askeri darbesinin ardından CHP'nin de diğer siyasi partilerinde kapatıldığını hatırlatan Ulubey, "Parti, 9 Eylül 1992'de tekrar açıldı.CHP'nin  bu ülkede taş üstüne taş koymadı diyenler 15 yılda kurduğu sayısızca fabrikalara baksın. Hukuk ve eğitim gibi toplumsal alanlarda reformlar  gerçekleştirdi.CHP, ulusal sanayinin ve ekonominin gelişmesine öncülük etti.İkinci Dünya Savaşı sonrasında tek parti konumunun tüm olanaklarına karşın, çok partili rejime geçişi sağlayarak Türkiye'nin demokratikleşme sürecine öncülük eden CHP 'dir."dedi.

Ulubey, 1950'li yıllarda ise muhalefetin kurumsallaşmasına da önayak olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

"CHP, kurucusu ve ilk Genel Başkanı Atatürk’ün önderliğinde ulusal bağımsızlığı kazanan, Cumhuriyeti kuran, saltanatı kaldıran, hilafete son veren ve ülkenin birlik ve bütünlüğünü sağlayan partidir. Hukuk ve eğitim gibi toplumsal alanlarda gerçekleştirdiği reformlarla çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni biçimlendirmiştir. Ulusal sanayimizin  ve ekonomimizin gelişmesine öncülük etmiştir. Tek parti konumunun tüm olanaklarına rağmen, çok partili rejime geçişi sağlayarak Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde de öncü misyonunu sürdürmeyi başarmıştır. Bu kapsamda parlamenter demokratik rejimin kurumsallaşmasına dönük değişimleri gerçekleştirme ve temel hak ve özgürlükleri geliştirme mücadelesi vermiştir. Ülkemizin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi'nin kuruluş yıldönümünü kutluyor, partimizin kurucusu ve ilk Genel Başkanımız Mustafa Kemal Atatürk'ü ve ebediyete intikal eden tüm partililerimizi rahmet, saygı ve şükranla anıyorum."

 

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha